7 RAKAMININ SIRRI VE ARMAGEDDON

7 RAKAMININ SIRRI VE ARMAGEDDON KEHANETİ


12*Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan gelen
kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu. 
13*Bundan sonra ejderhanın
ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer
üç kötü ruhun çıktığını gördüm. 
14*Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren
cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş
için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar.
15*“İşte hırsız gibi geliyorum! Çıplak dolaşmamak ve utanç içinde kalmamak
için uyanık durup giysilerini üstünde bulundurana ne mutlu!”
16*Üç kötü ruh, kralları İbranice Armagedon denilen yere topladılar.
17*Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses,
“Tamam!” dedi. 
18*O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi.
Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir
deprem olmamıştı. 
19*Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu.
Tanrı büyük Babil'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi.
20*Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. 
21*İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya küfrettiler---Vahiy 16:12-21

Evet bu durum Armageddon'u anımsatıyor. Armageddon tarihin başlangıcından bu
yana gelmiş geçmiş en büyük ve en korkunç savaşın adı olacağı kehaneti.
Mesih karşıtı Şeytan’ın adamları,yeryüzünün hemen hemen tüm ordularını Orta Doğu'da
toplayacak ve tümü bir tek İsrail’e karşı savaşacak işte Armageddon kehanet bu dur.!

6.KASE'de ise;
“Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. (Bu konuyu biliyorsunuz spermlerini kim boşalttı Fırat'a?)
Gündoğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu.”
Fırat Nehri söz konusudur.
Gündoğusundan gelen krallar ve orduları için yol açılsın diye orası
boşaltılır. (Fırat yani,Fırat'ın boşaltılması) Gündoğusu !
Doğudan gelen ordular Çin orduları mı?
Her kim ise Fırat Nehri kurutuluyor ki ordular rahatlıkla İsrail’in üzerine gelebilsinler.

Daha sonra Şeytan, Mesih Karşıtı ve Sahte Peygamber’den üç cin çıkıp
büyük harikalar ve mucizeler yaparak dünya krallarını İsrail’e karşı savaşmak üzere toplamaya başlarlar.
Son günde orada toplanacak orduları RAB şöyle tarif eder: “Bütün ulusları
toplayıp Yehoşafat Vadisi'ne indireceğim. Mirasım olan İsrail halkını uluslar
arasına dağıttıkları ve ülkemi bölüştükleri için onları orada yargılayacağım”

Yedi borazan Vahiy 8:6-21’de tanımlanır. Yedi borazan, yedinci mührün “içeriği”dir (Vahiy 8:1-5). İlk borazan dolu ve ateşe neden olur ve dünyadaki bitkilerin büyük bir kısmını yok eder (Vahiy 8:7). İkinci borazan, okyanuslara düşen ve dünyanın denizlerindeki yaşamın büyük bir kısmını yok eden bir meteora benzeyen bir şeyi getirir (Vahiy 8:8-9). Üçüncü borazan da ikincisine benzer, ancak o okyanuslar yerine dünyanın gölleri ve nehirlerini etkiler (Vahiy 8:10-11).

Yedi borazanın dördüncüsü güneş ve ayın kararmasına neden olur (Vahiy 8:12). Beşinci borazan, insanlara saldırıp onlara işkence eden “şeytani çekirgeler”den oluşan bir belâya neden olur (Vahiy 9:1-11). Altıncı borazan, insanların üçte birini öldüren şeytani bir orduyu salıverir (Vahiy 9:12-21). Yedinci borazan, Tanrı’nın gazabının yedi kâsesini taşıyan yedi meleği çağırır (Vahiy 11:15-19, 15:1-8).

Yedi kâse yargısı Vahiy 16:1-21’de tanımlanır. Yedi kâse yargısı yedinci borazanla çağrılır. İlk kâse insanların üzerinde acı veren çıbanların çıkmasına neden olur (Vahiy 16:2). İkinci kâse denizlerdeki bütün canlıların ölümüne neden olur (Vahiy 16:3). Üçüncü kâse nehirlerdeki suların kana dönüşmesine neden olur (Vahiy 16:4-7). Yedi kâsenin dördüncüsü güneşin ısısının artıp insanlara büyük acı vermesine neden olur (Vahiy 16:8-9). Beşinci kâse büyük bir karanlığa ve birinci kâsenin çıbanlarının yoğunlaşmasına neden olur (Vahiy 16:10-11). Altıncı kâse Fırat Nehri’nin kurumasına ve Mesih-karşıtı’nın ordularının Armageddon Savaşı için toplanmalarına neden olur (Vahiy 16:12-14). Yedinci kâse çok yıkıcı bir depreme ve bunun ardından da dev dolulara neden olur (Vahiy 16:15-21).


Vahiy 16:5-7 Tanrı hakkında şöyle bildirir: “Var olan, var olmuş olan kutsal Tanrı! Bu yargılarında adilsin. Kutsalların ve peygamberlerin kanını döktükleri için, içecek olarak sen de onlara kan verdin. Bunu hak ettiler.” Sunaktan gelen bir sesin, ‘Evet, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, yargıların doğru ve adildir’ dediğini işittim.”

Vahiy 17:1-18
1*Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana
engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim.
2*Dünya kralları onunla fuhuş yaptılar. Yeryüzünde yaşayanlar onun fuhşunun
şarabıyla sarhoş oldular.”
3*Bundan sonra melek beni Ruh'un yönetiminde çöle götürdü. Orada yedi
başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın
üstüne oturmuş bir kadın gördüm. 
4*Kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş,
altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun
çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı. 
5*Alnına şu gizemli ad yazılmıştı:
Büyük BABİL,Dünya fahişelerinin ve iğrençliklerinin anası.!
6*Kadının, kutsalların ve İsa'ya tanıklık etmiş olanların kanıyla sarhoş
olduğunu gördüm. Onu görünce büyük bir şaşkınlığa düştüm. 
7*Melek bana,
“Neden şaştın?” diye sordu. “Kadının ve onu taşıyan yedi başlı, on boynuzlu
canavarın sırrını ben sana açıklayayım.
8*Gördüğün canavar bir zamanlar vardı, ama şimdi yok. Biraz sonra dipsiz derinliklerden çıkacak ve yıkıma gidecek. Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri adları yaşam kitabına yazılmamış olanlar canavarı görünce şaşacaklar. Çünkü o bir zamanlar vardı, şimdi yok, ama yine gelecek.
9*“Bunu anlamak için bilgelik gerek. Yedi baş, kadının üzerinde oturduğu yedi tepedir; aynı zamanda yedi kraldır. 
10*Bunların beşi düştü, biri duruyor, ötekiyse henüz gelmedi. Gelince kısa süre kalması gerek. 
11*Yaşamış, ama şimdi yok olan canavarın kendisi sekizinci kraldır. O da yedilerden biridir ve yıkıma gitmektedir. 
12*Gördüğün on boynuz henüz egemenlik sürmemiş on kraldır; canavarla birlikte bir saat egemenlik sürmek üzere yetki alacaklar. 
13 Düşünce birliği içinde olan bu krallar güçlerini ve yetkilerini canavara verecekler. 
14 Kuzu'ya karşı savaşacaklar, ama Kuzu onları yenecek. Çünkü Kuzu, rablerin Rabbi, kralların Kralı'dır. O'nunla birlikte olanlar, çağrılmış, seçilmiş ve O'na sadık kalmış olanlardır.”
15 Bundan sonra melek bana, “Şu gördüğün sular –fahişenin kenarında oturduğu sular– halklar, toplumlar, uluslar ve dillerdir” dedi. 
16 “Gördüğün canavarla on boynuz fahişeden nefret edecek, onu perişan edip çıplak bırakacaklar. Etini yiyip kendisini ateşte yakacaklar. 
17 Çünkü Tanrı, amacını gerçekleştirme isteğini onların yüreğine koymuştur. Öyle ki, Tan­rı'nın sözleri yerine gelinceye dek krallıklarını canavara devretmekte sözbirliği edecekler. 
18 Gördüğün kadın dünya kralları üzerinde egemenlik süren büyük kenttir.”

Mesih Karşıtı kimdir? ‘Büyük Babil kimdir?


Buraya kadar Vahiy bir kaç defa ‘Babil’den söz 
etmiş ama şimdi esası nedir?
(Vahiy 14:8, 16:19) bölümünde fahişelerin anası diye tanımlanıyor. Ayrıca fahişenin canavarın sırtında oturduğunu söylüyor.
Canavar kim,Fahişe kim? 
Burada sözü edilen fahişe Büyük Babil !
Bununla ne denmek istendiğini öğrenmek için bölümde
Bölümün son ayetinde melek bu kadının ‘dünya kralları üzerinde egemenlik süren büyük kent’ olduğunu belirtir; yani Mesih Karşıtı’nın kuracağı egemenliğinin başkenti!
Bu başkent neresidir?

Engin suların kenarında oturuyor: Fahişe, suların, yani denizin

kenarında oturmuş halde tasvir ediliyor. Daha sonra bu suların halkları,
toplumları, ulusları ve dilleri temsil ettiği,
(17:15). fahişenin temsil ettiği şehir, birçok ulus ve halk üzerinde etkisini
gösteriyor.
Dünya kralları onunla fuhuş yaptılar: Kadın özellikle bir fahişe olarak
tasvir ediliyor, çünkü bütün devletlerle her türlü iğrenç temasa
girmiştir. Bu ahlaksızlık maddi ve manevi her türlü pisliği içerir. Vahiy
18. bölümden kadının, yani şehrin, özellikle ticaret konusunda çok
büyük bir rol oynadığını okuyoruz. Bu kent, dünyanın en büyük
metropol ve ticaret merkezlerinden biri, ahlaksızlığın hat safhada
olduğu bir başkent olacaktır.
Haydaaa çok merak ettik biz bu kenti yahu!:)

Kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar,

incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu
altın bir kâse vardı. Kadın fahişeler gibi tepeden tırnağa süslenmiş olup
iğrenç ticaretini sürdürmektedir. Şehir olarak düşünecek olursak, onun
son derece lüks ve cazibeli bir şekilde donatıldığını anlayabiliriz. İlginçtir
ki Mesih’in kâsesini içen Kilise pak bir geline benzetilirken, burada Mesih Karşıtı’nın ‘eşi’; rezil ve sarhoş bir fahişeye benzetilmektedir.
Alnına yazılan kara leke ise; BÜYÜK BABİL, DÜNYA FAHİŞELERİNİN
VE İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI:.
Kadının ismi, aynı zamanda eski Babil kentinin ismini taşıması da
ilginçtir. Çünkü Babil kenti Nuh döneminden sonra Tanrı’ya başkaldıran
ilk metropoldü (bkz. Yaratılış 11). 
Babil'den sonra ayrıca RAB aşağı inip,
Genesis 11:7 Gel, aşağı inelim, ONLAR'ın dillerini karıştıralım ki birbirlerini anlamasınlar!
Şimdi,Eski ahit'e göre,her ne kadar bu babil için yazılmış olsa da,tanriya ulasmaya çalışan insanlara söylenmiş olsa da. Kendi sınırlarının içinde kendi dillerini konuşan,birlik olamamış,birbirlerini anlamayan insanoğlu istenmiş olabilir.



Çin'de tam 292 adet dil varmış ben bu yüzden oladuğunu tahmin ediyorum,Çin'in içinde bile Çinliler kendileri ile anlaşamasınlar gibi duruyor...

Burada geçen BABİL ismi acaba modern Çağda, mecazi anlamda
modern bir şehri mi temsil ediyor yoksa canlanmış bir Babil kentini mi
temsil ediyor henüz bilemeyiz, zaman gösterecek. 
Ama nasıl olacaksa bu metropol'ün, asırlar boyunca gelmiş geçmiş tüm ahlaksızlıkların
toplandığı yer ve merkezi olacağı ima edilmiş....
Başka birçok bölümlerde belirtildiği gibi, son günlerde Mesih Karşıtının
egemenliği öncelikle Yahudilere ve Hristiyanlara yönelik devasa bir
soykırım kampanyası başlatacaktır (bkz. Daniel 7:21)

Daniel 7: 21-27

21 Ben baktığım sırada bu boynuz kutsallarla savaşıyor ve onları yeniyordu. 22 Eskiden beri var Olan –Yüceler Yücesi– gelip kutsallarının lehine yargı verene dek bu böyle sürdü. Kutsalların krallığı alma zamanı gelmişti.
23 “Bana şu açıklamayı yaptı: ‘Dördüncü yaratık yeryüzünde ortaya çıkacak dördüncü krallıktır. Bütün öbür krallıklardan farklı olacak, bütün dünyayı yiyip bitirecek, çiğneyip parçalayacak. 24 On boynuz bu krallıktan çıkacak on kraldır. Bunlardan sonra öncekilerden farklı bir başka kral ortaya çıkıp üç kralı tahtlarından indirecek. 25 Yüceler Yücesi'ni kötüleyen sözler söyleyecek, O'nun kutsallarına baskı yapacak. Belirlenen zamanları, yasaları değiştirmeyi amaçlayacak. Kutsallar üç buçuk yıl için eline teslim edilecekler.
26 “ ‘Ama mahkeme kurulacak, onun egemenliğine son verilecek, büsbütün yok edilecek. 27 Göklerin altındaki krallıklara özgü krallık, egemenlik ve büyüklük kutsallara, Yüceler Yücesi'nin halkına verilecek. Bu halkın krallığı sonsuza dek sürecek, bütün uluslar ona kulluk edip sözünü dinleyecek.’

Yedi baş, kadının üzerinde oturduğu yedi tepedir: Daha sonra

Yuhanna kadının üzerinde oturduğu canavarın yedi başına dikkat çeker.
Elçi Yuhanna, bunların kadının üzerinde oturduğu yedi tepeyi
simgelediğini açıkça belirtir. Eskiden beri birçok kent tepeler üzerinde
kurula gelmiştir. Birçok tepe işgal edilerek şehrin genişlemesi
sağlanmıştır. Örneğin, Roma ve İstanbul eskiden beri yedi tepe üzerinde
kurulan kentler. 
Mesih Karşıtı’nın başkenti her neresi olacaksa, son derece büyük ve ünlü bir dünya metropolü olacağı anlaşılmaktadır.
Şimdi...Roma'dan Metropol olur mu? Bence olmaz...O eskidenmiş..

Gördüğün canavarla on boynuz fahişeden nefret edecek, onu perişan

edip çıplak bırakacaklar. Etini yiyip kendisini ateşte yakacaklar.
Son olarak kadının kaderi, onunla işbirliği yapan uluslar ve krallar, sonunda ondan nefret eder hale gelecekler ve onu ayaklar altında çiğneyecekler.
Daha da kötüsü, Rab’bin kendisi eski Babil’de olduğu gibi son Büyük Babil kentini büyük gazapla cezalandıracaktır (bkz. Vahiy 18).
Mesih Karşıtının egemenliğine başkentlik yapacak olan ve Fahişe Babil diye anılan büyük bir metropol söz konusudur.
Dubai, Roma, Kahire, Pekin veya İstanbul !
Orta Doğu’ya hükmeden herhangi bir şehir olabilir.
Bağdat’ın hemen batısındaki antik Babil’in yeniden kurulacağını ileri sürer.  
Ancak Mesih Karşıtı ortaya çıktığında, kötülüğün merkezi olarak seçtiği kent neyse o olacaktır.

Vahiy 17;8 ile devam edelim bakalım;


Gördüğün canavar bir zamanlar vardı, ama şimdi yok. Biraz sonra dipsiz

derinliklerden çıkacak ve yıkıma gidecek.
“Bir zaman vardı, ama şimdi yok ve bir daha çıkacak”. 
Bu bölümde bu tanımlama tam üç kere
tekrarlanır. Aslında bunun gerçek Mesih’e karşı yapılan bir taklit olduğunu
hemen fark edebiliriz. Vahiy kitabının başında birçok kez Mesih için “var
olan, var olmuş ve gelecek olan” sözleri yer almakta. 
Mesih Karşıtının yaralanıp mucizevi bir şekilde hayata döndüğünü ifade ediyor
olabilir. 
Yalnız geri geldiği zaman Kutsal Kitap dipsiz derinliklerden
çıkacağı, yani Mesih Karşıtının birebir Şeytan’ın bağrından kopacağı belirtiliyor. 
Burada biraz ara verip; 
Ezekiel kitabı 1:4-26 Başmelek Raziel’in Kitabına girelim;

Ünlü Raziel Kitabı, onun her türlü sırra erişebildiğini anlatan kitaptır. Bu bir büyü ve sihir kitabıdır. Kendisi cennette Tanrı’nın tahtının yakınında durduğu için, orada vuku bulan her şeyi öğrenmekte imiş.
Ezekiel, konular hakkındaki tartışmalara şahit olmaktadır. Adam ve Hava’ya kendi özel ‘Bilgi Kitabı’nı verdikten sonra, onlar şeytana kendilerini kaptırmış ve yasaklanan Bilgi Ağacı'nın meyvesinden yiyerek günah işlemişler..

Bununla birlikte ikili gerçekleri kavrayarak yollarını bulmuşlar, cennetten kovulup, yeryüzünde hayatlarını kurmuşlardır. Hatta Tanrı’yı daha iyi bir biçimde tanımak ve anlamak fırsatını bulmuşlardır.

Raziel’e bağlı olan melekler onların cennette işledikleri bu günahtan ötürü öylesine hayal kırıklığına uğramışlardır ki, Raziel’in onlara verdiği kitabı çalıp, Okyanus’un derinliklerine fırlatmışlardır. Tanrı bu yüzden Raziel’e kızmamış ama kitabın denizin dibinden,
Rahav adlı melek tarafından çıkartılıp Adam’a geri verilmesini sağlamıştı. İnanışa göre bu kitap daha sonra nesilden nesle aktarılarak, daha sonra Melek Metatron olan, Hanoh’un eline geçmiştir. Başmelek Rafael, Hanoh’tan sonra onu torunu Noah’a (Nuh Peygamber) vermiş...
Noah bu kitaptaki gizemli bilgiler sayesinde Tufan’dan önce gemisini inşa etmiştir. Raziel’in kitabı daha sonra Şelomo ha Meleh’in (Hz.Süleyman) eline geçmiştir...
Ezekiel kitabı’nda Ofanim Melekleri'nin Tasvir edilmesi Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan bir madeni andırıyordu. En ortasında insana benzeyen dört canlı yaratık duruyordu;
her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı. Bacakları dimdikti, ayakları buzağı ayağına benziyor, ve cilalı tunç gibi parlıyordu. Dört yanlarında, kanatların altında insan elleri vardı. Dördünün de yüzleri, kanatları vardı. Kanatları birbirine değerek dosdoğru ilerliyor,
ilerlerken sağa sola dönmüyordu. Her yaratığın dört yüzü vardı: öndeki yüz insan yüzü, sağdaki yüz aslan yüzü, soldaki yüz öküz yüzü, arkadaki yüz kartal yüzüne benziyordu. Her yaratığın kanatları yukarı doğru açılmıştı, diğer iki kanatları birbirine benziyordu.
İki kanatlarıyla da bedenlerini örtüyorlardı. Canlı yaratıkların görünüşü yanan ateş közleri ya da meşale gibiydi… Bu dört yüzlü yaratıklara bakarken, her birinin yanında yere değen bir tekerlek gördüm. Tekerlerin görüntüsü ve yapısı şöyleydi: sarı yakut gibi parlıyorlardı.
ve dördü birbirine benziyorlardı. Görünüşleri ve yapılışları iç içe girmiş bir tekerlek gibiydi. Hareket edince yaratıkların baktıkları dört yönden birine doğru sağa sola sapmadan ilerliyordu. Tekerleklerin kenarı yüksek ve korkunçtu; hepsi çepeçevre gözlerle doluydu…
Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi. Kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlı yaratıkların başları üzerinde yayılmıştı…
Yaratıklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. Gürül gürül akan suların çağıltısını, Her Şeye Gücü Yeten’in sesini, bir ordunun gürültüsünü andırıyordu.” Ezekiel kitabı 1:4-26
METATRON:Yahudi inanışına göre en büyük melektir. Değişik anlatılarda Varlık Prensi (ya da Varlık Meleği),baş melek Mihael veya göğe yükselmiş Enoh’la(Hanoh) özdeşleştirilir. İnsanların günahlarıyla sevaplarını kaydeden yazıcı melek, gökteki sırların bekçisi,Tanrı’yla aracı.
Bu Ezekiel kitabında yazan şey bana aynen Sümer tabletlerindeki Pazuzu/Azuzu mitini hatırlattı. Çok büyük benzerlik var. Pazuzu mitini hatırlayanlar olacaktır. Ben tabletleri,ME tablets...Anunnakilerden çalınan...
Sümer Pazuzu,ZU mitinde Ben tabletlerinin çalınması konusu ile anltılanlar uymaktadır Bu durumda benim anlayışıma göre bariz bir bilginin sızdırılması mevcuttur Hayat ağcı bilgileri bir Ağaç&elma simgesi ile Adam&Eve'e yani insan oğluna verilmiş Yani kadim bazı bilgiler VERİLMİŞ!
Melek Metatron daha önce yaşamış olan Hanoh’un Tanrı tarafından görevlendirilerek Baş melek haline dönüştürülmüş halidir. Hanoh yaşarken, ölmeden, henüz canlıyken, Tanrı tarafından yukarı cennete çıkarılmıştır.
Cennette, Hanoh’un; etleri ateşe, damarları aleve, kirpikleri yıldırımlara, gözleri yanan meşalelere dönmüş, metamorfoza uğramıştır. Tanrı ona tam yetki vererek, onu adeta vekili haline getirmiş...
Bu yüzden Kabala’da ona “küçük Tanrı”dahi denmiştir. Bu lakap, Talmud ve Kabala bilginleri arasında farklı yorumlara yol açmıştır.İşte tam bu noktada ayrılıklar farklılıklar başlamaktadır,görüş farklılıkları... Talmudcular ve Kabalacılar arasında.
Adamo/Adam/Adem/Adam Kadmon Metatrona atfedilen, onunla özdeşleşen diğer bir özellik ise, onun Adam Kadmon olduğudur. Adam Kadmon, İbrani inanışına göre sembolik bir addır.Bu ad iki anlamda kullanılır.
1-Gan Eden’de(Aden Cenneti) meydana getirilen Adam’ı (Adem) ifade etmesi..
2-Adam Kadmon, kabalistlere göre soyut anlamıyla insanın ruhani gelişim sonunda ulaşabileceği en mükemmel,en bilge halidir.Kabala’ya göre insan,Adam Kadmon düzeyine 32 aşamalık bir sürecin sonunda varır ve o zaman yüce ya da kutsal aleme dahil olur.
Bu konuda da ayrışma vardır..
Hohma Sefirası’nın melekler sınıfına OFANİM (Tekerlekler) adı verilir Kabala’ya göre liderleri, Başmelek RAZİEL’dir.

Türklerde “Nama” adıyla bilinen Nuh, bir gemi yapmış ve bütün canlılardan bir çift alarak tufandan korunmuştur. Burası önemlidir! Tufan olacağını, “demir boynuzlu kök teke” önceden haber vermiştir.


Vahiy'e devam edelim yukarıda kaldığımız yerden;


 Yedi baş, yedi kraldır. Bunların beşi düştü, biri duruyor, ötekiyse henüz
gelmedi: Elçi Yuhanna burada canavarın yedi başın anlamını açıklamaya
başlar. Bu yedi başın yedi kralı ya da krallığı sembolize ettiği belirtiliyor.
Ardından, melek, söz konusu yedi kralın beşinin düştüğünü, biri hala
durduğunu ve yedincisinin henüz çıkmadığı bildirir. Birinin duruyor
olduğunu söylemesi, Elçi Yuhanna döneminde krallığını sürdürmekte olan
Roma İmparatorluğu’nu işaret ediyor olabilir...
 Böylece tarif edilen krallıkları Roma’ya bağlayarak;
*Mısır Krallığı: İsrail’i köleliğe bağlayan krallık.
* Asur Krallığı: Kuzey İsrail Krallığı’nı sürgüne götüren krallık (M.Ö.
722)
* Babil Krallığı: Yahuda Krallığı’nı sürgüne götüren krallık (M.Ö.
586)
*Med-Pers Krallığı: Yahudileri kendi topraklarına salıveren krallık
(M.Ö. 538)
*Grek Krallığı: Yahudilerin tapınağını murdar eden krallık (M.Ö.
168)
*Roma Krallığı: İsrail’i işgal eden ve Yahudilerin tapınağını yok
eden krallık (M.S. 70)
Bunların hepsi Orta Doğuda hüküm sürdüler.
Roma’dan sonra Yuhanna’nın döneminde henüz gelmemiş olan yedinci bir,
baş krallık daha bekleniyor.
Sekizinci kral olan Mesih Karşıtı bu yedinci
baştan çıkacaktır. Bu yedinci egemenliğin kim olduğuna ilişkin, kimi
yorumcular yeni bir Roma egemenliği veya benzer bir birlik (ABD veya AB ) olacağı düşünülebilir.Ya da Doğu Roma Bizans Krallığı’ndan Orta Doğu hâkimiyetini devralan son büyük egemen Osmanlı Devleti olduğu ileri sürülebilir... 
Hangi görüşün doğru olduğu bu son egemenliğin, yeniden canlanacak
eski bir Orta Doğu devleti olduğu ayette net biçimde belirtiliyor.
Yaşamış, ama şimdi yok olan canavarın kendisi sekizinci kraldır. O da
yedilerden biridir ve yıkıma gitmektedir: En sonunda melek canavarın
sekizinci kral olduğunu belirtir. Aslında canavar kendisinden önceki tüm
dünya imparatorluklarını bir anlamda temsil eder ama kendisi hepsinden
sonra çıkacaktır. Bu açıdan o hem yedilerden biridir hem de hepsinin
toplamı yani kötülüğün zirvesidir. Ama aynı zamanda Mesih Karşıtı’nın
hep var olmuş, yok edilmiş ve yine çıkacak olan unvanıyla anılması, onun
yedinci başın dirilmiş veya yeniden canlanmış hali olduğunu da tekrar
vurgula. Grek, Roma ve Osmanlı gibi büyük imparatorluklar sona
ermişlerdir. Peki, onlardan yeni karma bir güç gelebilir mi?
On boynuz henüz egemenlik sürmemiş on kraldır.
Melek son olarak yedi başlı canavarın on boynuzunu da açıklar. Kutsal Kitap’ın bir çok
yerinde Mesih Karşıtı’nın 10 kraldan oluşan egemenliği söz konusudur.
Bu on kral, Mesih Karşıtı’yla işbirliği yapan ve Orta Doğu’da
hüküm süren müttefik bir güç oluşturacaktır. 
Peki ya Romayı da Truvalılar kurmuştur diye daha da ileri gitsek?
Roma, MÖ 27 Nisan 753 tarihinde Truva prensi Aeneas'ın torunları olan Romulus ve Remus adlı ikiz kardeşler tarafından kuruldu.
Etrüsklerden girip Roma'dan çıkmadan önce daha da geri gidelim. Çanakkale savaşının yıl dönümü olması sebebi ile, Truva'ya ve Truva savaşına girelim.. ki, Çanakkale zaferi aslında ne imiş bakalım..
Truva demek Anadolu demektir. Truvalılar da Anadolu'dur... Truvaya doğru yola çıkan binlerce geminin, deniz filosunun komutanınin ismi de size tanıdık olan ve 1.Dünya savasinin baslamasina sebep olan AGAMEMNON zırlısı ile ayni ismi taşiyan AGAMEMNON idi.
Truva'nın öcü yıllar sonra Istanbul'un fethi ile Fatih Sultan Mehmet ve Çanakkale geçilmez diyen M.K.Atatürk ile alınacaktı. Anadolu, Truvadan sonra tekrar ve tekrar bizim olacaktı.
Lidya da,likya da,Etrüsk'ler de,Truva da,Hitit de Anadolu demektir.
Romayı da Truvalılar kurmuştur diye daha da ileri gitsek? Roma, MÖ 27 Nisan 753 tarihinde Truva prensi Aeneas'ın torunları olan Romulus ve Remus adlı ikiz kardeşler tarafından kuruldu. Truva'nin kurduğu Roma zamanla genişleyerek Yunanlıları yenmiş, Truva'nın intikamı alınmıştır..
Roma İmparatorluğu doğuya kayıp Konstantinopolis'i başkent yaptıktan sonra Yunanlaşmış ve iktidar yeniden Yunanlılara geçmiştir. Yani Romalılar Lydia kökenlidir.
Luviler’in yaşadığı kentlerden biri, Luvi dilinin konuşulduğu Truva’dır (Troya).  Yani ışık ülkesi MU'dan Anadolu'ya Luvilere ordan likyaya,Truva'ya, Etrüsk'e,ordan Romaya ordan Ege deki 7 kiliseye ve hatta, pleiadese, 7 Kızkardeş yıldız takımına uzanan bir hikaye dir..!
Acaba diyorum Vahiyde belirtilen, Yedi baş, kadının üzerinde oturduğu yedi tepedir denen yer Ülker/Süreyya mıdır? 
Boğa takım yıldızının boynuzları krallığın taç/başı mıdır?
7 kilise neden Ege'de dir?
Kurulacak Tanrı Krallığından önceki son seferde fethedilecek ülke Edom, yani neden Anadolu‟dur?
Yoksa anlatılmak istenen Armageddon Taurus-Orion savaşı mıdır?
Yoksa, Orion,Lyra-Vega ile amansız bir savaşa mı girecek?
Yoksa bu Armageddon insanlık için bir hayatta kalma savaşı mı olacak?
Yoksa bu, Yediken/Yedi Kurt'un,7 yıldızın savaşı mı olacak?


Yoksa,Matadorun Taurus'un sırtına yani Süreyya'nın tam üzerine sapladığı OK'lar misali bir savaş mı yaşanacaktır?














Orhun Anıtları Göktürk İmparatorluğu’nun toparlanma sürecini yedi sayısının zikredildiği birliktelikler üzerinden anlatır. Onyedi kişi önce yetmiş daha sonra da yediyüz kişi olur. Bunun anlamı, toparlanmakta olan devletin çeşitli yedilerle olgunlaşmaya başlamasının sembolik ifâdesidir. Yediyüz kişi toplandığındaysa, hem destansı bir atıfla hem de (belkide) târihî bir atıfla, Göktürkler somut bir toparlanmaya girmiş ve devlet olgunlaşmış demektir.
Türkçe’deki yedi sayısı doğrudan ‘kâmil olmak’, ‘kemâle ermek’, olgunlaşmak’, ‘mükemmeleşmek’ ile bağlantılı bir kavramdır. Türk mitolojisinde ve Anadaolu halk inançlarında öne çıkan sayılardan biri olmasının sebebi de budur.
Kim bilir, 7 uyurlar,7 yıldız,7 Ermişlerin bir bildiği vardır...!!!



Think Thank
@KaburgaAdam
26.11.2019

Yorumlar