NEWGRANGE MEGALİTİK YAPI VENÜS VE GÜNEŞ
Newgrange,İrlanda’da County Meath, Boyne
Vadisi'nde Taş Devri (Neolitik) bir anıttır, İrlanda'nın Eski Doğu'sunun
tacındaki mücevherdir. Newgrange yaklaşık 5,200 yıl önce (M.Ö. 3,200) inşa
edildi, bu da onu Stonehenge ve Büyük Giza Piramitlerinden daha eski hale getirdi.Peki bu yapı neden mistiktir? Buradaki
mistik olay nedir?
Güneşin yüksekliği mevsimlere göre
değişkendir.Yazın güneş tepedeyken kışın daha
alçaktır.Bunun anlamı güneş gökyüzünde ne kadar yüksekse gölgesi sütunun
üzerinde o kadar aşağı vurur.Sütun ve bölmenin
konumları; gökyüzünde en alçak noktadayken,
Çentiğin gölgesi sütunun tepesine
gelecek şekilde ayarlanmıştır.
Bu durum kış ortasında kış
dönencesinde gerçekleşir.Bu zamanlama,güneş en yüksek noktada iken öğlen saat 12'de
gölge sütuna
düştüğü anda basitçe ayarlanmış ama yapının
kadim tasarımcılarının aklında
başka bir şey vardı.Bölme ve sütun öyle
bir yerleştirilmişti ki güneşin ışığı sütuna güneş
en yüksek noktasını geçtikten 3 saat sonra
düşer.
Sütun ve
güneydeki bölmenin ayarları
yapıldıktan sonra oda sütunun çevresine inşaa edilmiştir. Bu noktanın seçilmesinin
sebebi, güneşin batışından iki saat sonra Venüs'ün ortaya çıkıp batan kış
güneşinin yerini alması ve sütuna
gölgesini yansıtabilmesiydi. Önce Güneş' in
ve daha sonra Venüs 'ün gölgelerinin yerleri, akşam Venüs'ün gökyüzünde
tam nerede olduğunu ölçmek için kullanılırdı. Bu ölçüm, kadim astrologlar için
çok önemliydi çünkü Dünya gezegeninden yapılan gözlemlerde Venüs bu konumu, yılın hangi gününde olunduğunun
bulunması konusunda en kesin bilgiyi veriyordu. Ayrıca her 8 senede bir güneş takviminin, ay takviminin ve yıldız takviminin birkaç
dakikalığına çakıştığı zamanı gösterir.
Newgrange' da Venüs 'ün sekiz yıllık döngüsü
sırasındaki ışığının kış dönencesinin Güneşten önce yükselmesinde dört olası
durum olduğunu biliyorduk. Bununla beraber bütün sabah yıldızı bölümlerinde
güneşe uzaklığı aynı değildir. Bunu parlaklık ve batma vakti sütunlarında da
rahatlıkla görebilirsiniz. Bu günlerden sadece bir tanesinde yani Venüs'ün en
parlak olduğu anda Venüs'ün ışınları Newgrange'ın çatı deliğinden geçer. Sabah vakti, güneş ışığının odaya girmesinden
tam 24 dakika evvel Güneş'in ışınları Venüs gezegenin-den yansır. Yansıyan
ışıklar Newgrange'daki odaya, delikten geçerek bir ışın olarak girer. On beş dakika boyunca oda gökyüzümüzdeki
üçüncü en parlak nesne olan Venüs 'ün tam ışığı ile aydınlanır ve Venüs 'ün ışığı odayı doldurur. Venüs ilk yükseldiği zaman ufuktaki alçak
olan konumu yüzünden ışığı kırmızı gözükür. Bu ışık gezegen yükseldikçe çelik
mavimsi beyaza dönüşür. Diğer bütün günlerde ışığının Newgrange'daki deliğe ulaşamaz
çünkü Venüs bunun için çok kuzeyde ve uzakta kal-maktadır. Bununla beraber
deliğe ulaştığında ve hizalanmış uzun tünelde yolculuk ettikten sonra bir spot
ışığının büzme-si gibi belirir. Açık, kırsal arazide bile Venüs'ün ışığı aysız
bir gecede belirgin şekilde gölgeye sebep olabilir ve sık sık da gün ışığında
hatta güneşe yakınken bile görünebilir. Bu durum diğer gezegenlerin ya da
yıldızların ışığını köreltir. Tarih öncesindeki kış gün dönümlerinin etkisi
etkileyici olmalı. Oda zifiri karanlıkken Venüs
8 yılda bir sergilediği görkemiyle odayı, Dünya dışına ait bir
parlamayla yavaşça alev kırmızısına döndürür ve ardından ışığın rengi yavaşça
değişerek açılır, normal gün ışığı kadar parlaklaşıp renksizleşir. Daha sonra
neredeyse yarım saat içinde Güneş doğup bu artık soğuk ve tek renkli ışığı
altın sarısına dönüştürür ve kısa bir süre sonra ışık tamamen kaybolur. Oda da
gene neredeyse zifiri karanlık
olur. Sekiz kış dönencesinde bir olan bu
olayda herkes tanrılarla konuştuğunu düşünebilir. Venüs'ün Newgrange için
öneminin büyük olduğunu anladığımız zaman ışık kutusunun üst eşiğinde sekiz
sembolün kazınmış olduğunu fark ettik. Bunların her biri Üzerlerine bir üçgen
çizilmiş timüs haçıydı. Bu sembol genel olarak gün-dönümlerinin yükselme ve
batma noktalarını temsil eder ve "bir yıl"ı simgelerdi. Bu sekiz
sembol; yazı öncesi devre ait bu sembolleri okuyabilen kadim insanlara, sekiz
yılda bir burada önemli bir olayın olduğunu
anlatmak için konulmuştu.
Megalitik yapıların araştırmamız
gereken iki önemli özelliği daha vardı. Burada bulunan antikalarda yoğun bir
cinsel içerik vardı, buna çok güzel bir şekilde taştan işlenmiş penisler de
dahildi. Kelt halkında cinsel içerikli
festivallerin yaygın olduğu anlatılıyor .Newgrange ile alakalı olarak diğer ve daha spekülasyona
açık olan bir düşüncemiz de bu odaların reenkarnasyon güçleri olduğuna inanılan
bir ayin için kullanılmış olduğudur. Bu kubbeli höyüğün ortasındaki üç parçalı
odanın kadının üreme organlarına çok benzediğini düşündü. Birçok kadim halkın
mevsimlerin döngüsünü, cennetteki tanrıların sürüler ve bitkilerin üremesi için Dünyayı döllemesi
olduğuna inandıklarını biliyoruz. Çifte girişin yukarı kısmından içeri giren bu
ışık demetinin bir tanrının penisi olarak Dünya'nın bu inanılmaz vajinasını
deşerek cennetin hayat getiren dölünü bu rahim odasına ve içindeki herkese
aktarıyor olma olasılığı neydi? Düşüncemizin
doğru olduğuna inanmamızın birkaç sebebi vardı. Keltler cinsel içeriği olan bahar festivallerini severdi ve kadınları da doğumlarını kış dönencelerinde yaparlardı.Bunun yanında ilkbaharda
yapılan ekinoks festivalinde hamile bırakılmış ve ayin tarihinde doğurmaya
yakın bir kadın da ölen kişinin kalıntılarıyla birlikte Venüs'ün ışığını
beklerdi. Odaya dolan hayalete benzer
ışığın, ölülerin ruhunu doğacak bebeğin bedeninde dirilteceğine inanılırdı.
Dakikalar sonra doğacak olan hayat verici güneşin ılık ışınları da ölmüş
kişinin yeni bir hayata çocuk olarak başlamasını kutlardı. Belki de odanın
oyuklarında bulduğumuz kaseler, dirilmeyi bekleyen ölülerin kül, kemik ya da
başka kalıntılarını tutmak içindi. Böyle bir ayin işlemi, devamlı dirilen
ruhların olduğu ve liderlerinin kısa hayatlarının sonucu olan ölümü
yendiklerine inanan bir toplumu işaret ediyordu. Belirli anahtar kişilerin
ölümsüz olduklarına inanılıp; bu kişilerin ölmeden evvel sahip oldukları
bilgilerle geri dönüp toplumlarını yönetecek olmalarına inanılmış olabilir. Ölen
kişinin ismini alıp, onun sahip olduğu dünyevi malları da sahiplenmiş
olabilirler. Yaşadıkları hayatları onlardan bir öncekininkine göre kurgulanıp
devam etmiş olabilir. Hepimiz; insanlar yetişkin ve orta yaşlı olduklarında çocukluklarına ait
kendilerine anlatılan hatıralarla bizzat kendi yaşadıkları şeyleri ayırt edemez
hale geliriz. Çoğunlukla anılarımızın bize anlatılanları değil kendi
tecrübelerimizi barındırdığını düşünürüz. "Dirilen" bir çocuğun,
rahibin ve annesinin sürekli tekrarlamalarıyla, nasıl bir önceki hayatını
hatırlayabileceğini tahmin etmek güç değil. Genç bir kişiyi "emredilen
dine inandırırken onunla birlikte gelen mantıksız mitlere de inandırmanın"
dini doktrinlerin en belirgin tekniği olduğunu Profesör Robert Thouless'te
açıklamıştır. Odanın içindeki oymaları incelediğimiz zaman, reenkamasyon
teorisi için daha kuvvetli bir
temel fark edilmiştir
Newgrange 'ın
girişindeki büyük taşta üçlü bir spiral çizimi vardır.
Aynı spiral şekilden odada sadece Venüs'ün
ışığının vurduğu gizli
bölümde bir tane daha vardır. Yakınında da başka bir sembol yoktur. Güneşin her
üç aylık hareketi için tek bir spiral çizildiğini biliyoruz, bundan dolayı
üç spiral dokuz aya eşit olmalı. Dokuz
ay insanın gebelik dönemidir. Bundan
dolayı bu kadar anahtar bir noktada çizilmiş olan üçlü spiral sembolleri
burasının bir doğum odası olduğunun kanıtıdır ve Venüs'e göre ayarlanmış olması dirilme teorisinin gerçek olduğunu doğrular. Bütün
uygarlıkların Venüs 'ü aşk, seks ve üreme ile bağdaştırdığı bilinen bir gerçektir.
Ama aslında Venüs daha çok doğumun ve yeniden doğmanın sembolüdür.
Kim bilir belki Göbeklitepe'de de bu durum anlatılmak istenmiş olabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder