MUHAFAZAKARLIK NEDİR?

Muhafazakârlık, büyük değişiklikler yapmayı hedefleyen devrimciliğin tam karşıtıdır.

Dinamiklerinin değişmesine karşı direnç gösterendir.
Mesela Fransız devrimine de karşı olanlar muhafazakarlardı.
Aydınlanma Felsefesi’nin ortaya koyduğu “insan aklı” projesine olan tepkiyle ortaya çıkmıştır.
Muhafazakarlık ülkeden ülkeye degisiklikler gösterebilir.
İngiliz muhafazakârlığında özgürlükler ön plandayken, Alman muhafazakârlığı daha otoriter, Fransız muhafazakârlığı ise daha reaksiyoner bir nitelik taşır. Türk muhafazakârlığı ise, biri liberal biri otoriter olmak üzere iki ana damardan beslenmektedir.
Mesela;
Aydınlanma Felsefesi, ortaya çıkışı itibariyle insan aklına müthiş bir güven duymuş ve bilimsel bilginin de desteğiyle insan aklının evrenin bilinmeyen tüm sırlarını çözebileceğini ve en mükemmel siyasal/toplumsal yasaları ortaya koyabileceğini, içine doğduğu toplumu dönüştürebileceğini ileri sürmüştür. Muhafazakâr düşünce ise buna şiddetle karşı çıkarak insan denen varlığın ‘sınırlı’ bir varlık olduğunu, aklı ve bilgisi sınırlı olan insanın aklına sonsuz derecede güvenilemeyeceğini ve insanın çevresini değil, çevresinin insanı şekillendirdiğini dile getirmişlerdir.
Mevcut düzendeki değişimlere  karşıdır.
Onlara göre en iyi düzen, mevcut düzendir.
Ortaya çıktığı dönem itibariyle muhafazakâr ideoloji, biri ‘liberal’ diğeri ‘otoriter’ olmak üzere iki gelenek üzerinden devam etmiştir (Çetin, 2012: 108).muhafazakarlık bir sağ görüştür.

Muhafazakarlık duruma göre de değisebilir,güçlünün yaninda olmak gibi bir adet de icerir.
Bu iki tür, muhafazakâr düşüncenin’klasik’ türünü temsil ederken, muhafazakârlığa yönelik esas ayrım klasik muhafazakârlık-yeni muhafazakârlık şeklindedir (Yayla, 2015: 92) İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra farklı entelektüel akımlardan etkilenen muhafazakârlık, 1970’li yıllardan itibaren Sovyet tehdidine karşı ABD’de liberallerin ve sosyal demokratların geniş bir koalisyonuna dayanan farklı bir politik duruş kazandı. Yeni muhafazakârlık (neo-conservatism) olarak da adlandırılan bu düşünce, 1980’li yıllarda ABD’de Ronald Reagan ve İngiltere’de Margaret Thatcher’ın iktidarları döneminde liberal ideolojinin bazı önermeleriyle de eklemlenerek Yeni Sağ ismiyle uygulama alanı da buldu. Ancak yeni muhafazakârlığın zirve yaptığı esas dönem ise ABD’de ikinci Bush dönemi olmuştur.

Muhafazakâr düşünce içindeki “klasik” akımlarla yol alır,yenilik sevilmez.
Daha önceki ya da ilk öğretileri korurlar.

"Muhafazakar olmak... tanıdık olanı bilinmeyene, denenmişi denenmemişe, gerçek olanı olası olana, sınırlı olanı sınırsıza, yakını uzak olana tercih etmektir.
Risk olarak görülür her yeni adım.
Insanların egitimle,bilinçlendirilerek, kendi kendilerini yönetir hale gelmesinden daha çok,Merkezi otoritenin insanları yönetmesinin doğru olduğu savunulur.Yani merkezi otorite gerekliligi savunulur,bunun nedenini ise mitololji okuyanlar iyi bilirler.
Insanların kendi kendilerini yönetemeyecekleri ve merkezi bir otorite ile yönetimin sağlanması gerektiği adeta dna lara işlenmiş bir öğretidir.
Yani bu durumda kollektif bilinçe karşıdirlar.
Kolektif özgürlük yerine bireysel özgürlüğü tercih ederler.
Ya da en azından kendi iclerinde,kendi komüniteleri icinde özgürlük olsun ama komünite dışında özgürlük olmasın bir otoriteye bağlı olunsun.
"Bugün, Sağın [Çoğu] partisi, değişen derecelerde sosyal, kültürel ve ulusal muhafazakarları marjinalleştiren ekonomik muhafazakarlar tarafından yönetiliyor".
Mesela,monarşik siyasi yapıyı en doğal ve faydalı sosyal düzenleme olarak savunuyorlar .
Yukarıda anlatılan otorite konusu.
 Geleneksel değerlere ve geleneksel siyasete güçlü bir şekilde inanırlar,diyeceksiniz ki bunda ne var? Geleneklerin kimin gelenekleri olduğuna,kimler tarafından dikte edilmiş gelenekler olduğuna,geleneklerin nerden geldiğine,kimin gelenekleri olduğuna bağlı olarak bu yanıt değişir.
Dünya içi gelenekler mi,dünya dışı gelenekler mi? Insanlığı köle etmeye çalisan gelenekler mi deģil mi olarak cevaplar değişir..🙂😉
Bugün sosyal muhafazakarlar , kürtaj tartışmalarında genellikle kürtaj karşıtı konumu destekler ve insan embriyonik kök hücre araştırmalarına (özellikle kamu tarafından finanse ediliyorsa) karşı çıkarlar buna da bioconservatism denir.size daha önce hek293 hücre hattını anlatmıstım.
Bilimin geliştirdigi yeni aşılarda insan embriyonik kök hücre hatlarının kullanılmış olması.
Ki o hücreler bir kere,bir embriyonik kök hücreden alınıp,çoğaltılıp bilimsel araştirmalarda kullanılmasina,kanser gibi araştırmalarda kullanılmasina rağmen konservatif düşünce yapisina terstir.
Din işleri ile devlet işlerinin ayrılmasına da seküler yapilara da karşıdırlar.

Bazı durumlarda muhafazakar değerler dini inançlara dayanır ve muhafazakarlar dinin kamusal yaşamdaki rolünü artırmaya çalışırlar..

Muhafazakarlığın bir çok görüşü vardir.
Mesela ingiltere,dünyada sadece kendinin güçlü olduğunu,güçsüz ülkelerin kendileri tarafından yönetilmesi gerektiği gibi bir yönelime sahiptir,bu da ingilterenin muhafazakar emperyal sömürel görüşüdür.
Ya da westworld'de, Hostların yaratıcıları muhafazakar görüşlüdür,ve hostları kendileri gibi muhafazakar olmaları için bu şekilde programlamışlardır.
Benim sistemim benim muhafazakarlığım!!

Bir de şu var tabi ki,muhafazakar olan bağğzı mitolojik karakter ağır abileri var.
Bu ağır abiler kendi muhafazakarlıklarını insanlara DNA yolu ile enjekte etmiş olabilirler🙂😎😉

Saygılar
Mete








Yorumlar