MOKTAN AMA ÖNEMLİ MESELELER

             MOKTAN AMA ÖNEMLİ MESELELER

"Hayvanlardan insanlara geçen uzun bir virüs tarihi var".
 Pandemik koronavirüsün resmi adı  SARS- CoV-2'dır.
  "Hayvanlardan insanlara sıçradığını biliyoruz. Hayvanda mutasyonlar oluşturabileceğini ve insanlara sıçrayabileceğini biliyoruz"
Bu Hipotez, virüsün, başlangıçta hayvanlardan insanlara sıçradıktan sonra, hayvanlara geri sıçradığını ve insanları enfekte etmeye devam eden mutasyonlar oluşturduğunu varsayar.

Mikropların hayvanlardan insanlara ve geriye nasıl bulaştığını daha iyi anlamak, hayvanlar aleminden çıkacak bir sonraki virüsten korunmamıza yardımcı olabilir.

Mutasyonların, dışkıları kanalizasyon sistemine giren hayvanlardan, sıçanlardan yayıldığı olasılıktır..
Yani varyantlar kanalizasyonlarda bulunur,kanalizasyonun aktıģı yerlerle temas halinde olan hayvanlarla temasta olanlar enfekte olur.

Şimdi aslinda söylenmek istenen fakat nedense açık olarak söylenemeyen konular mesela;
1.Vegan yaşam lin popülerleştirilmesi.
2.Et fiyatlarının artması.
3.Et tüketiminin azaltılması.
4.Ineklerin dışkılarının küresel ısınmaya etkilerinin konuşulması, küresel ısınmaya yol açan sera gazları salımındaki rollerine dikkat çekilmesi,metan gazları vs.Aslinda bana göre konu yukarıdaki virus ve mutasyonlarla alakalı.
5.Ve yine söylenmek istenen ama söylenemeyen şey,ineklerin dışkıları gazları konuşulurken,insanların çıkardıģı dışkıların gazların neden küresel ısınma konusuna dahil edilmediği.Neden edilmiyor? Ćünkü konunaslinda hayvanlardan gelen ve yenilen et içindeki virisler!
6.Yine eski antik bir kavgaya çekişmeye gidersek,çoğu bu konuya hadi canım buna mı bagladın diyebilir,olsun densin.
Hayvanların kralı ile bitkilerin kralı veya tanrılarının kime ne için neyi dayattığı konusu eski bir konu bu.
O,onunkini kirletiyor,öbürü de diğerininkini!
vayy.. sen benim hayvanları enfekte mi edersin,ben de senin bitkilerini gibi.
Karşılıklı bir savaş gibi,ben senin varlıklarını yok ederim,ben de seninkini!
Sonuç açlık!
Olan insana olur!
Bu ütopik bir görüş olsa da,matrix te hersey mübah galiba😄
Et ve demir,demir ve kanser, ćok kırmızı et tüketimi demir yüklenmesi ve virüslerin over dose demir alıminda davranışlarını daha önce yazmıştım.
Yani uzun lafın kısası,bu iş hap olayına gider!
Gıdanın,yüksek proteinin,mineral aminoasit ve vitaminlerinlerin güvenli hap formu alımına gidecektir gelecekte.
Yani no more shit kaka bok gaz gibi duruyor.
Virüs / bakteri döngüsü üzerine konu yani.
Ya da evrim😉

Bol miktarda kanıt, bağırsak ekosistemindeki dramatik değişiklikleri takiben, mikroorganizmaların evrim yoluyla hızlı değişime uğradığı görüşünü desteklemektedir. Bu tür evrimsel değişim, potansiyel olarak patojen özelliklerine sahip olabilen, ancak yine de iyi huylu öncüllerinden ayırt edilmesi zor olan, işlevsel olarak farklı bakteriler yaratır.
Değişen ortamlara yanıt olarak insan bağırsağındaki bakterilerin evrimi: Sağlık oyununda görünmez bir oyuncudur.
Eğer bir nedenle bağırsak florasına bir zarar gelecek olursa sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasına sahip bir donörden dışkı nakli olmadan yönetmek genellikle zordur...

Gastrointestinal sorunları olan hastalara sağlıklı bir donörden alınan dışkıların aktarıldığı dışkı tedavisi, genellikle C difficile kolit dışındaki durumların tedavisinde başarılıdır .
Lifli beslenme burada kilit kelimedir.
Lif olmadan, mikroplar genetik olarak kısıtlanır ve mutantlar hayatta kalmak için çevrede yer bulamaz. Buna karşılık, lif varlığında, belirli lif yapılarının sindiriminde uzmanlaşmış mutantlar, mikrobiyal çeşitliliğin ortaya çıkmasına izin verir.
Batı diyetindeki yaygın gıdaların çoğu lif bakımından çok düşüktür ve hatta lif içermez. Örneğin, sığır eti, kümes hayvanları  gibi tüm et bazlı yiyeceklerde lif yoktur. Ayrıca, insan anne sütünden farklı olarak, süt bazlı ürünler, bağırsak florasını besleyen karbonhidratlardan neredeyse tamamen yoksundur.

Ayrıca, pirinç bazlı tahıllar, kekler ve beyaz ekmekler gibi çeşitli diğer yiyeceklerde çok az lif bulunur veya hiç lif yoktur. Genel olarak, Batı kültüründe gıda işlemenin yaygın kullanımı, eğitimsiz insan damakları için daha arzu edilen bir gıda yaratır, ancak lifin çoğunu ortadan kaldırır.
Özellikle endişe verici olan, Batı tarzında beslenen bireylerin bir ćoğunun aşırı düşük lif alımıdır.

Modern toplum, bağırsaktaki niş alanını tanımlayan diyet ve kronik, patolojik inflamasyon gibi temel faktörleri etkilediğinden, modern toplumda yaşayan insanların mikrobiyal topluluklarında dramatik evrimsel değişiklikler beklenebilir. Bu evrimsel değişiklikler, rastgele mutasyon ve yeni fenotiplerin ortaya çıkmasını, mikrobiyal topluluk bileşiminde hızla gözlemlenen değişimlerden çok farklı bir süreç gerektirir.
Tarım öncesi,tarım sonrası insan karşilaştırmada ise,tarım.öncesi etcil beslenenlerde,tarım sonrası tarımla beslenenler arasında üreme oranları farkları araştırmalarla tespit edilmiştir.

Tarımın ortaya çıkmasından önceki tüm insan nüfusu, tek bir bireyin bağırsak mikrobiyotası ile birlikte düşünülebilir. Bir insan tarafından üretilen dışkı miktarına ve belirli bir dışkı miktarındaki bakteri miktarına  ilişkin literatürde sağlanan değerlere dayanarak, belirli bir günde yaklaşık 1.1 × 10 olduğu tahmin edilebilir.
Konu,tarım.öncesi ve sonrası insan bağırsağında bakteri hücresi üretilmesi farkları ile ilgili.Yani avcı toplayıcı ve tarıma geçişle bağirsak bakteri hücre gelişmi farkı.
Sonuç olarak, insan bağırsağı, değişen bir çevreye uyum sağlamak için daha büyük bir potansiyele denk gelen çok sayıda üreme olayını barındırır...
Mikrobiyotanın, üreme yoluyla değil, doğrudan aktarım yoluyla nesilden nesile aktarılan vücudumuzun tek parçası olduğu göz önüne alınmalıdır.

Bağırsaktaki mikrobiyotanın evrimi, bağırsak ortamındaki yeni değişiklikleri takiben hızla ve kaçınılmaz olarak gerçekleşir.

Ayrıca, mikrobiyotanın inflamatuar bir duruma uyarlanmış bir şekilde evrimi, sağlıklı donörlerden alınan dışkı nakillerinin, bu bozukluklardan sorumlu olarak hiçbir mikrobiyal türün tanımlanamamasına rağmen, inflamatuar bozuklukları olan hastalarda sıklıkla işe yaradığı gerçeğini açıklayabilir.
Yani sağlıkli dönorlerden alınan dışkı bir başkasına yarar sağlayabilir.

Hayvansal protein ve yağ içeriği yüksek olan, lif içeriği düşük olan batı tarzı diyetin
mikrobiyotada toplam bakteri ve bifidobacterium sayılarında düşüş meydana getirdiği, Akdeniz diyetinin ise yağ asit örüntüsü, polifenol ve yüksek lif içeriğiyle
miktobiyotayı değiştirerek obeziteyi ve lipit profilini iyileştirdiği ve inflamasyonu
azaltmada etkili olduğu göstermistir.

Son yıllarda yapılan çalışmalarda ketojenik diyetlerin ağırlık kaybı üzerinde etkili
olduğuna dair güçlü destekleyici kanıtlar bulunmaktadır . Ketojenik diyetlerin
ağırlık kaybının yanında LDL kolesterolü ve karaciğerde total kolesterol yapımını
azaltarak kardiyovasküler risk faktörünü azalttığı ve düşük karbonhidrat alımına bağlı
olarak dolaşımdaki insülin seviyesinin azalmasını sağlayarak insülin direnci ve tip2
diyabet tedavisinde etkili olduğunu kanıtlayan çalışmalar mevcuttur.

İnsan genom projesi tamamlanmadan önce bazı araştırmacılar bir insanda yaklaşık
100.000 gen olacağını tahmin ediyorlardı. Fakat protein kodlayan insan genomunun
yaklaşık 20.000 genden oluştuğu sonucu ortaya çıktı. İnsanı neyin oluşturduğu
çerçevesi genişletildiğinde ise insanın kendi genomu ve vücudunda yaşayan
mikroorganizmaların genomu ile beraber düşünülmeye başlandı ve böylece insanı
oluşturan toplam genom için 100.000 tahmininin bile az olduğu görülmüştür .
Mikrobiyotada bilinen 1000 farklı bakteri türü bulunurken, bu bakterilerin taşıdığı
genom sayısı insan genomunun yaklaşık 150 katı olduğu görülmüştür . Bu
bakterilerin kapladığı alan ise iki tenis kortu büyüklüğündedir. Bakterilerin sayıları,
kapladıkları alan ve genom rakamları göz önünde bulundurulduğunda mikrobiyotanın
sanal bir organ olduğu, genetik yapısı ve metabolizmasının insan vücudunda bulunan
pek çok organdan daha büyük olduğu görülmektedir .

Mikrobiyotanın; enerji hasatı ve depolanması, sindirilmeyen karbonhidratların fermantasyonu gibi metabolik fonksiyonlarıyla beraber daha da önemlisi immün hücrelerin olgunlaşmasını sağlayacak sinyallerle immün fonksiyonların gelişimini

sağlamak gibi insan sağlığı üzerinde majör rolleri vardır . Bu şekilde insan
metabolizması da insanın kendi metabolizması ve mikrobiyal metabolizmanın karışımı olarak düşünülmekte ve insanın bir supra-organizma olduğu gerçeği ortaya
çıkmaktadır.

Acaba neye doğru evriliyoruz?

Açlık başlarsa yiyecek,besinleri,vitaminleri,

Yaşam için gerekli olan besinleri hap olarak mı alacağız?

Peki hap olarak alırsak bağırsaklar ve biz neye doğru evriliriz?

Bakteri ve virus tanımlaması yeniden mi yazılacak? 

Mete 15.12.2021.










Yorumlar