A.LALU,ALLALUS,IGIGI ILK AYAKLANMA

Alalu:Evlilik yoluyla oğlum olan Ea Dünya’ya gelsin!
Alalu,EA'nın kayınpederidir!
EA'nın eşi Damkina,Alalu'nun kizıdır.
Alalu dünyayı ilk ziyaret eden olarak geçer!
Alalu(Alalus) 9 şar krallık yapmış Nibiru'da.

1 şar 3600 ďünya yılı ise 34.000 yıl orda,

8 şar yani 30.000 yıl da Dünyada yapmış olur.

O sırada Anu,Alalu'nun "saki'si pozisyonunda.
Alalu'nun dünyaya gelişinden sonra gelenler,
50 kişi Kartal miğferlerini takmış, her biri Balık giysisi giymiş olanlardi.
Suyla ilgili,su altında bir işleri var anlaşılan.
Büyük ihtimal Tiamat parçalandığı için uzayda dolaşan,saçılmış,başı boş asteroidler gelişe engeldi.
Kaya,asteroid!
Kaya'lar su ile parcalanıp yol açıldı!
Saldıranlarin kaya olduğu anlatılıyor.
Kayalar saldırıyor diye!
Ya da kaya ile saldıranlar!

Yabancılar çünkü bu mahalleye!;)
Su gücü ile kayalar parçalanıp yol açilıyor Anunna'lar dünyaya gelebilmek için.

Enki komutan,o sırada Alalu dünyada bir yerde,sulak,batak,sazlık,ormanlık ve yakınlarda dağlık bir yerde!
Suları bitince,nereden su alabilecekleri Anzu ya sorulur!
Anzu onları su takviyesi için Lahmu'ya (Mars'a indirir).

Görülecek bir manzaraydı Lahmu; çok renkliydi: kar beyazı takkesi, kar beyazı çarıkları.
Ortası kırmızımsı renkte; ve tam ortasında ışıldamaktaydı gölleri, ırmakları.
Mars gölünden araclara su doldurdular!

Arabanın yavaşlaması lazim yoksa Dünya’nın kalın atmosferinde kavrulup yok olacak, diye Anzu’ya anlattı Ea.

Dünya’nın yoldaşı Ay’ın etrafında çemberler çizip yavaşlayalım, diye önerdi Ea ona.
Demek ki Dünya orda yerinde ve atmosferi var!
Şimdinin uzay gemileri gibi yörungeye paralel giriyor,dönerken hava surtünme ile yavaşlıyorlar.
Gezegenin üçte ikisi kar rengindeydi; ortası ise koyu renkli.

Okyanusları görebildiler, Sert Toprakları görebildiler; Alalu’nun işaret fenerini arıyorlardı.(sinyal)
Çünkü Alalu dünyada idi ama nerede?
Dört nehrin sazlıklarla kaplandığı bir yere Alalu’nun işareti yol gösterdi.!
Bu sazlık bataklığa inemediler..
Onun yerine okyanusa indiler.
Ama işaret feneri bu 4 nehirin orada idi,isareti Alalu vermisti.
Okyanusa inen gemi su üzerinde devam etti,işaret feneri okyanustan iceride idi.
Kara parcasina dogru delta,kanaldan ilerledi.
Okyanus daraldı..toprağa doğru.
Sol ve sagda tepeler ve dağlar vardı.!!

Alalu’nun yerine doğru gitmekteydi araba, bir sandal gibi yol almaktaydı sular üstünde.

İleride sular altında kalmış kuru topraklar göründü, okyanusun yerini sazlıklar almaktaydı.
Yani sulak bataklik bir bolgeden gelmişti işaret mesaj!
Alalu tarafından.
Balık giysileri donandılar!


Arabanın bir kapağı açıldı ve kahramanlar bataklıklara indiler.

Arabaya güçlü ipler bağlamışlardı, iplerle arabayı çekiyorlardı.

Alalu’nun ışınlanan sözleri giderek güçleniyordu,sinyale doğru!

Sazlıkların kıyısında, baktılar ki şöyle bir manzara:

Güneş ışıklarının altında parlıyordu Nibiru’dan bir araba; Alalu’nun gök arabasıydı bu!

Sabırsızlanan Ea kendi Balık giysisini kuşandı; kalbi göğsünde davul gibi gümbürdüyordu.

Sazlıklara atladı, kıyısına doğru hızlı adımlarla yürüdü.

Sazlıkları örten su yüksekti, dibi tahmininden daha derindeydi.
Kuru topraklara yaklaştığında, yeşil çayırları görür oldu.

Derken ayağı sert zemine dokundu; ayağa kalkıp yürüyerek devam etti.

İleride Kayınpederi Alalu’yu görüyordu.

Sulardan çıkan Ea kıyıya ayak bastı: Koyu renkli Dünya’nın üstünde durmaktaydı!

Alalu koşarak karşıladı damadını, sımsıkı kucakladı onu.
Hoşgeldin başka bir gezegene, dedi Ea’ya Alalu.
Araba yüzer halde kalsın, diye emrediyordu Anzu.

Sulara demirleyin onu dedi Anzu.
(ANCHOR) çapa! Atıyorlar.
Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’da ilk gün oldu.

Gün ağarınca Ea yapılacakları tasarladı; suları sulardan ayırmaya verdi dikkatini.

'Engur’u '! tatlı su ustası atadı; içilecek suları o sağlayacaktı. ENGUR=Abzu.!

Burada bir ara verelim,yukarıdaki anlatım,

Z.sitchin'in tabletleri çozdüğü bir hikayedir.

Hikaye ama altyapı sümer tabletleri.

Zekeriya Bey diyor ki Alalu'nun işaret verdiği yer Eridu idi.Ea'nin gemiyi indirdiği yer dolayisiyla hint okyanusundan iceri Basra körfezi ve ordan Eriduya nehir yolu ile.

Ben de diyorum ki ya Eridu değil ise?


O zaman neresi olabilir?




Igigiler kimdi?

Annunaki'nin hizmetkarları olan daha genç tanrılardır ve daha sonra isyan ederek yerlerini insanlara bırakırlar.

Ilk isyan edenler!

Bunlar daha alt seviyede olmalarına raģmen bunlar beyaz yaka kafa takımı sayılirlar,doktor muhendis,bilim adamı var iclerinde.Okumus kesim!

iste sonradan Anunnaki patronlarina isyan edip kazan kaldıracak olan kesim.

Su yolu kanal açmada ustalar! 

Kanal ve boğaz işinden anlarlar.

Igigiler Alalu ille anılir,enki ile anılır be marduk ile.

Marstaki igigilerle ilgilenen kesim bu.

Sonradan ayaklanan,hatta Me,ben,kader tabletlerinin çalınması ile ilgilililer.

Hatta Marduk sonra Alalu'nun yerine Enki'nin oğlu,Alalu'nun torunu sıfatı ile tahta geçecekken,Anu reddeder,anlasmayı bozar.

Bir güres sonrasında Anu,Bir zamanlar saki'liğini yaptığı Alalu'yu indirir taht'tan.

Nibiru'yu Marduk yönetmedi ;  o sadece bir süreliğine Mars'taki Astronot Kolordusu'nu (Igigi) yönetti.  Marduk, atalarının babasının yarattığı bir Melez (Sarpanit) ile evlendi.  Irak'ta hem Anunnakiler hem de Melezler için Babil'i inşa etti.  Marduk, İgigileri destekledi.  Onları Dünya'ya yerleştirmeye yardım etti.  

MÖ 3450'de Anunnaki Komutanı Enlil - Yahweh, oğlu Ninurta'ya Marduk'un Babil'ini bombalattı.  Babil kulesi Marduk'un idi!

MÖ 2924'te Ninurta,  Sina Uzay Limanı'nı Marduk'u inkar etmek için bombaladı.  Marduk'un kardeşi Nergal, Marduk'un oğlu Nabu'yu öldürmek için Sodom, Gomorra ve Tuz Denizi'nin güney kıyısını bombaladı.  Enlil'i şoke edecek şekilde, atılmasını emrettiği bombalardan radyoaktif bir fırtına patladı ve Sümer Dünyalılarını da öldürdü.  Enlil, Dünya yönetimini Marduk'a bıraktı.

Neyse konu bu degil,

Konu,igigiler.

Bu igigiler çok sonradan eski testoment eski ahot kitaplarında bir anda düşmüş melek olurlar,devler olurlar,devler dünyaya iner dünyalı kadınlardan melezleri olur,sonra şeytan,evil,devil,pazuzu ilan edilirler.

Bir yandan da gözcü ilan edilirler,wachers dedikleri igigiler iste.

Artık burdan Lucifer,düşmuş melekler,gökten inenler,prometheus,Titanlar her sifat verilir.

Nedeni ise isyan etmeleri,özel Anunnaki bilgilerini elde etmeleri ve paylasılması yasal çok özel bilgilerin insan ile paylasılması.

Elma,bilgi,bilgi agaci metafor olur.

Mesela Olimpos'ta Titanlarla,tanrılar arası savaş da bu isin devami.

Neyse konu yine bu deģil.

Bu dev denilen,uzun boylu igigi ırkı madem Eridu,Mezopotamya bölgesi o zaman neden mezopotamya bölgesi insanı,yakın olan Afrika bölgesi insani boylar kısa?

Yayıa yeri mezopotamya ise neden ordakilerin boylarının cok uzun olmasi beklenir aksine kısalar.

Alalu'nun indigi bölge Eridu ise tundra orada ne arıyor?

Daģlar?vs.

Ya Eridu yerine Artric denizine indilerse?




Kuzey denizinden içeri Yenisey'de ilerleyip Yeniseyin ortasında demirlediler ise?

Tartaria'ya ne oldu? Tartaria halkının boylarının cok uzun oldugu soylenir.

Ve Tartaria'nın cok teknolojik bir yer oldugu ama nedeni bilinmez sekilde bir anda ortadan yok oldugu,çamurla üzerinin kapatıldıģi soylenir ve Tartaria bir sır olarak kalır.

Kuzey bölgeleri neden uzun boyludur.

Finno-ugurik yayilma yerleri,kuzey ülkeleri,finlandiya,isvec,danimarka ve orta asya halklarinin bazilari neden uzun boyludur?

EA,Engur’u '! tatlı su ustası atadı; sulardan sorumlu!Engürü,Ankara,Angora,sümer Engürü

Engur-a=evren yaratılmadan sonsuz deniz vardi! Yer ve gök bu denizden yaratıldi.
Deniz tanrıcası Engur.
Engur:Ana,eşsiz tanrıça,Absu'nun bereket dağıtan dişi Hayat suda başlar!
Akarsu,bataktlık,su kenarı yerleşimler=Engüru.

Baykal'dan Yenisey'e akan..
Bataklık bölgesi Yenisey!
Arctic denizinden iceri gir!
Yenisey, dünyanın en büyük ovalarından biri olan Batı Sibirya'dır. Özellik doğası bataklıktır.
Yeraltı suyu Engür!

Roma hamamları.!


Yoksa Enki`nin baş tapınağı Eridu`daki ``
í-engur-ra`` yani "(su) derinliğin evi" mi?
Gemi okyanusa inip kanaldan ilerleyip bataklığa giriyor!
Hem hint denizinden girip Eridu'ya ulaşabilirsiniz,hem de Artric denizinden girip yenisey bataklığına!

Sonuçta, Eridu (bugün Tell Abu Shahrain) o zamanlar Fırat'ın bataklık bölgesine yakınken, bugün bin yıllık tortu birikimi nedeniyle neredeyse iki yüz kilometre daha güneyde bulunuyor...
Enki'nin büyük tapınağı 'E-engura'.!!
Peki nedir bu lokasyon ve isim benzerligi?
Ya Eridu,Hititlerle Engüruye mi taşindı,ya da Orta Asya Yeniseye mi taşınmış!
Frigya Kralı Midas’ın bir deniz çapası [Anker] bulduğu yer.
Türkiye Tetis Denizinin altında bir zamanlar. Sonra karasal hareketlerle çevresindeki dağlar yükselir ama uzun süre iç Anadolu bir iç deniz olarak kalır.

Kutuplar kuzey ve güneyin kaymasını flip flop olayını hesaba katıyor muyuz?

Dünyanın büyük kısımlarında buzul varken Anadolu ve merkezindeki ; insanların yaşaması için uygun koşullara, verimli topraklara, zengin bitkisel ve hayvanlar besinlere sahiptir. Ankara çevresindeki Kazan, Kızılcahamam, Çubuk, Ayaş, Beypazarı, Elmadağ, Yenimahalle ve Keçiören’de yüzden fazla fosil yatağı vardır. Burası Asya, Afrika ve Avrupa’da yok olmuş en zengin hayvan ve bitki türlerinin örneklerini gösterir.


Sümer mitolojisinde Nammu ( ayrıca Namma , ideografik olarak 𒀭𒇉 d NAMMA = d ENGUR olarak yazılır) , Babil mitolojisindeki Tiamat'a karşılık gelen ilkel bir tanrıçaydı .


• nammu, an (cennet, gök) ile ki (yeryüzü) ve abzu'yu temsil eden ilk tanrıları doğuran deniz tanrıçasıydı (engur).

Nammu, Mezopotamya tanrılarının en eski nesliyle ilişkilendirilen ve "gökleri ve yeri doğuran anne" unvanını alan ilkel deniz tanrıçasıydı. Nammu'nun eşi Engur'du ve Sümerlerin toprağın altında olduğuna inandıkları tatlı su deposunu, neredeyse hiç yağış almayan bir ülkede hayat veren su ve bereketin kaynağını temsil ediyordu. Sümer mitolojisinde Nammu , Engur ile birlikte Anshar'ı (bütün baba) ve Kişar'ı ( tüm anne ) doğurdu , bunlar da sırasıyla An (gökyüzü babası) ve Ki'yi (toprak anası) doğurdu.

Alalu ile yılan gölcüğüne gitti o; onun tatlı suları üstüne düşünecekti.

Gölcükte yılanlar kaynıyordu, dedi Engur, Ea’ya.


Sonra Ea sazlıklar üstüne düşündü; yağmur sularının bolluğunu hesapladı.

Enbilulu’yu sazlıklardan sorumlu atadı; sazlık çalıların sınırlarını belirlemeye yolladı.


Enkimdu’yu hendek ve su yolu işlerine atadı; sazlıkların etrafında bir sınır oluşturacak, gökten inen yağmurların toplanması için bir yer yapacaktı.

Aşağı sulardan böyle ayrıldı yukarı sular; sazlıkların suyu ile tatlı sular araya set çekip ikiye ayrıldılar.


Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’daki ikinci gün oldu.

Güneş sabahı muştulayınca, kahramanlar verilen görevleri yapmaya koyuldular.

Alalu ile Ea ise adımlarım çayırlara ve ağaçlara doğru döndürdüler.


Meyve bahçelerinde her şey yetişiyordu; bitkiler ve meyvelerin türleri incelenmeliydi.

Ea veziri İsimud’a soruyordu soruları:

Bu bitki ne, şu bitki ne, diye sıralıyordu.

Çok bilgili olan İsimud yetişen iyi besinleri ayırt edebilmekteydi; bir meyva kopartıp verdi Ea’ya, bu bir bal bitkisi, diyordu Ea’ya.

Bir tane kendi yedi, bir tane Ea yedi.

Yetişen besinlerden iyilerini ayırma işinin başına Ea, kahraman Guru’yu atadı.

Neyse kısadan gecelim,
Bundan böyle burası Uzaklardaki Yuva anlamına Eridu adıyla biline!

Sözümü tutalım, Eridu’lu Alalu’yu komutan ilan edelim!

sonra Ea sulardan altın çıkartma görevini başlattı.Sazlıklarda,akan nehirlerden altın çıkartma!

Sahi Amerikan filmi çok ssyredediz dimi?

Amerikan kızılderilileri delikli genis bir tas ile nehir yataklarında altın ararlar,sonra beyazlar ögrenir kızılderililerden.

Bu bataklik,akarsu,nehir yataklarında altın arama isini kızıldedililer Orta Asyadan yenisey den Bering bogazını geçip Amerika kıtasına getirmiş olmasınlar...bingo!

Sular kristallerden yapılma bir kaba yöneltildi, sulardan çıkartılan tüm metalleri o kapta topladı kristaller.
Sulardaki metaller kabın içinde işte böyle toplandı.
Ay’ın hareketleriyle büyülenen Ea, onun Kingu olarak Ki’ye bağlılığı üstünde düşündü...ay ve hareketlerine enki hayran kalıyor!!!


Heyhat, sulardan yeterince altın toplanamadı; bir Şar (3600 dünya yılı) daha geçsin, miktar ikiye katlansın, diye akıl verdi Ea..
Sulardan çok altin toplayamadılar..
Okyanustan denediler çıkarmayı...

Altın nereden geliyor, diye sordu Alalu’ya. Tiamat’ın altın damarları Dünya’nın neresinde?

Dünya gerçekten de altınla dolu; altın sulardan değil, damarlardan alınmalı.

Dünya’nın sularından değil, iç derinliklerinden çıkartılmalı altın, okyanusun ötesinde bir bölgeden, Abzu olarak bilinsin, bolca altın çıkartılabilir!
Aradaki hikayeleri gecerek;
Sonra Anu gelir dünyaya,Alalu ile liderlik savaşına girer,Alalu ve Anu güreş tutar.
Güreste Alalu,Anu'nun penisini kopartır!
Tanıdik mi hikaye?
Erligini kopartıp yutar Alalu!


Alalu;
Nibiru’da kraldım; ardıllık hakkım gereği hükmetmekteydim; Anu sakimdi (bardak tasıyan garson) benim. Prensleri ayaklandırdı; bana güreşte meydan okudu, dokuz sayılı tur boyunca Nibiru’da kraldım; krallık benim soyuma aitti.

Ölüm Alalu’ya zaten gelecek; yutup içine aldığı şey onu öldürecek! Diyordu Enki.

Ölene dek Dünya’da hapsedelim Alalu’yu, diyordu Anzu.
Karar;Alalu Lahmu(mars'a) göturulecekti,
Anzu da marsta,Alalu ile kalmayı istedi.

Dokuz şar boyunca Nibiru’da kraldı Alalu; sekiz şar boyunca Eridu’da komutandı.

Dokuzuncu şarda ise kısmeti, Lahmu’da sürgün iken ölmek.
Her şar 3600 dünya yıli!
Eridu enkinin,Edin enlil!
Alalu ,Lahmu 'da bir kaya mağarasına gömüldü.
Lahmu,Anzu nun kontrolüne verildi.
MARS.
Igigiler sonra gözcüler olarak adlandırıldı.
Bir baska adları gökten gelenler!
Hatta kutsal kitaplarda nefilim,dev olarak da geçiyor..
Anunna terimi, Mezopotamya panteonundaki bir grup tanrıyı belirtir. Daha sonra, bazen yeraltı dünyasının tanrılarını tanımlamak için kullanılır (gökyüzü tanrılarının, İgigilerin aksine). Bazı durumlarda, İgigi, Anunna'nın Sümer metinlerinde sahip olduğu anlamla aynı anlama sahip görünüyor. Görünüşe göre bu terimleri antik çağlarda çevreleyen bazı karışıklıklar var.
Bariz bir sekilde Anunna ile Igigi arasında bir ayrım var!

Igigiler onlar gibi mi olmak istemis?

Erra Şiirinde İgigi, Anunna'dan açıkça ayrılmıştır. Anunna terimiyle ilgili yeni ve eksiksiz bir çalışma hala kayıp; böyle bir çalışma, farklı zaman dilimlerinde biraz farklı anlamlara sahip olan terim tarafından daha da zorlaştırılır. Sümer metin külliyatında Anunna (Akadca: Anunnaki, Anunnaku) Mezopotamya panteonunun en yüksek tanrılarını tanımlar, ancak aynı zamanda belirli bir şehrin veya şehir devletinin panteonunu belirtmek için de kullanılabilir, örneğin Eridu Anunna veya Anunna gibi. Anunna by Lagaš […] Bu terimin kaç tanrı ve hangi özellikleri içerdiği belli değil; bir metin 'Eridu'nun elli Anunna'sından bahseder […]. Anunna tanrılarının ana işlevlerinden biri, örneğin Sümer efsanesi Enki ve Dünya Düzeni'nde kanıtlandığı gibi, kaderleri […] belirlemekti. Bununla birlikte, zaten Sümer kaynaklarında Anunna, efsanenin kanıtladığı gibi bazen cehennem dünyasıyla ilişkilendirilir. Anunnaku), Mezopotamya panteonunun en yüksek tanrılarını tanımlar, ancak aynı zamanda belirli bir şehrin veya şehir devletinin panteonunu belirtmek için de kullanılabilir, örneğin Eridu Anunna veya Lagaš Anunna [...] bu terimin kaç tanrı ve hangi özellikleri içerdiği; bir metin 'Eridu'nun elli Anunna'sından bahseder […]. Anunna tanrılarının ana işlevlerinden biri, örneğin Sümer efsanesi Enki ve Dünya Düzeni'nde kanıtlandığı gibi, kaderleri […] belirlemekti. Bununla birlikte, zaten Sümer kaynaklarında Anunna, efsanenin kanıtladığı gibi bazen cehennem dünyasıyla ilişkilendirilir. Anunnaku), Mezopotamya panteonunun en yüksek tanrılarını tanımlar, ancak aynı zamanda belirli bir şehrin veya şehir devletinin panteonunu belirtmek için de kullanılabilir, örneğin Eridu Anunna veya Lagaš Anunna [...] bu terimin kaç tanrı ve hangi özellikleri içerdiği; bir metin 'Eridu'nun elli Anunna'sından bahseder.

Anunna tanrılarının ana işlevlerinden biri, örneğin Sümer efsanesi Enki ve Dünya Düzeni'nde kanıtlandığı gibi, kaderleri […] belirlemekti. Bununla birlikte, zaten Sümer kaynaklarında Anunna, efsanenin kanıtladığı gibi bazen cehennem dünyasıyla ilişkilendirilir),
Mezopotamya panteonunun en yüksek tanrılarını tanımlar.
O zaman kader underground!
Kader kadınları?


Enki ve Dünya Düzeni'nde kanıtlandığı gibi, kaderleri […] belirlemekti. Bununla birlikte, zaten Sümer kaynaklarında Anunna, efsanenin kanıtladığı gibi bazen cehennem dünyasıyla ilişkilendirilir. 
  […]. Anunna tanrılarının ana işlevlerinden biri, örneğin Sümer efsanesi Enki ve Dünya Düzeni'nde kanıtlandığı gibi, kaderleri […] belirlemekti. Bununla birlikte, zaten Sümer kaynaklarında Anunna, efsanenin kanıtladığı gibi bazen cehennem dünyasıyla ilişkilendirilir.Yedi Anunna yargıcının İnana'nın cehennemi dünyadaki ihlali hakkında karar verdiği Inana'nın Cehenneme İnişi ».


Sümer çağında adları basitçe Anunna'ydı ('Prenslerin Soyları' olarak çevrilmiştir) ve Akad çağında 'ki' bitişinin, ancak Akad transkripsiyoncuları tarafından çok daha az karmaşık olan Sümer diline yönelik bir hata düşünülemez olduğundan, 'ki' sonunun, gökyüzünü denetleyenler gibi söz konusu tanrıların doğasını gerçekten tanımladığı sonucu çıkar (AN ) ve dünyaya (KI) ya da her kozmolojik unsurun psişik paraleliyle ortaya çıktığı İlkelere (veya daha doğrusu 'İlkeler'e veya Arketiplere) ».


Eridu, diğer birçok Mezopotamya şehir devleti gibi, Mukaddes Kitap kaydına göre, diğer tanrılara ibadet ettiği için Tanrı'nın cezasına çarptırıldı. Örneğin, Rab tarafından cezalandırılan Babil, farklı tanrılara adanmış 53 tapınak ve tek tanrı Marduk onuruna 55 şapel ile zamanın aynasıydı; diğer 300 şapel yeryüzünün tanrılarına, 600'ü de gökyüzünün tanrılarına ayrılmıştı.
Demek ki yer ve gök tanrılarında ayrım var!
.....

Eğer işiniz gücünüz var ise okumayı burada bırakabilirsiniz ya da ben fantastik hikayelere bayılirım yahu derseniz devam edebilirsiniz secim sizin!

Konu Na'vi Avatar

Ortalama boy:3 m
Homo ailesinden,pandorus

 Pandora'nın yemyeşil,sulak,bataklık orman uydusunda yaşayan akıllı dünya dışı insansı bir ırktır . İnsanların onlara "maviler", "vahşiler", "yerliler", "düşmanlar" veya "yerliler" olarak atıfta bulunduğu bilinmektedir. 
Na'viler, Dünya'nın Paleolitik çağına eşdeğer teknolojiye sahip avcı-toplayıcılar olsalar da, uydularındaki diğer yaşamlarla, birbirleriyle ve Eywa adını verdikleri kapsayıcı bir "tanrıça" ile derin bir ruhsal bağlantıya dayanan sofistike bir kültür geliştirdiler .

Na'vi, Pandora'nın çeşitli biyomlarını doldurur, ancak nüfusları ormanda yoğunlaşmıştır. Buzlu tundralar, tropik resifler, sulak alanlar ve dağlık bölgeler, Na'vi klanlarının bilinen yaşam alanları arasındadır. 
Mavi renk tayfı içinde görünen pürüzsüz, yanardöner bir cilde sahiptir . Renk, UV ışınlarına uzun süre maruz kaldıktan sonra daha koyu mor bir renge "bronzlaşabilen" siyanin pigmentinin varlığından kaynaklanmaktadır. Deri, tipik olarak çizgiler olan daha koyu renkli işaretlerle işaretlenmiştir. Biyolüminesans Dolaşım veya sinir sisteminin yolunu izliyor gibi görünen çillere benzeyen işaretler, ruh halini belirtmek için çeşitli renk paletinde görünebilir, 
Fizyolojilerinde genel olarak insansı hayvanlardır, ancak okyanus klanlarının mavi gözlere sahip olduğu gözlemlenmiş olsa da, tümü büyük gözlerle çerçevelenmiş düz çatallı burunlu üçgen yüzler, sivri, esnek kulaklar ve üçgen yüzler gibi kedi özelliklerine sahiptirler.


Genetik dizileme sırasında insan DNA'sının etkisi nedeniyle, avatarlar beş parmak ve karşı konulamayan ayak başparmaklarını korur.
• Na'vi hücre çekirdeği, genetik bilgiyi kodlamak için nükleik asitleri kullanmaz. Bu nedenle, genetik yapıları DNA olarak kabul edilmez (bu nedenle büyük olasılıkla protein sentezinde RNA kullanmazlar). [5]

• Ortalama Na'vi yaşam süresi bir insanınkinden daha uzundur - yaklaşık %30 daha uzun - ancak daha hızlı olgunlaşırlar ve ardından fiziksel gerileme olmadan bir yetişkinlik platosu gelir. [6] [7]

• Camgöbeği ten rengine rağmen, Na'vi kırmızı kana sahiptir ve hemoglobine benzer bir demir oksijen taşıyan bileşik kullanır. 

Kuyruk,Sıklıkla duyguyu ifade etmek için kullanılir.

Bilim adamları Na'vi'yi tek bir tür olarak görmelerine rağmen, aralarında Dünya'nın evcilleştirilmiş köpekleriyle karşılaştırılabilir benzersiz bir çeşitlilik ve morfolojik çeşitlilik vardır ; çok çeşitli habitatlara hızlı evrimin kanıtlarını gösterirler. Bunun bir örneği, yüzgeç benzeri kollar ve bacaklar, geniş, kürek şeklindeki kuyruklar, daha sulu çizgili daha yeşil bir cilt ve mavi gözler geliştirerek suda yaşayan bir yaşam tarzına evrilmiş bir okyanus Na'vi grubu olan Metkayina klanıdır . Na'vi'nin tam olarak kaç alt türünün var olduğu belirsizdir. 


Pandora lemurya benzerliği olabilir.
Ay'daki yaşamın dengesini koruyan her şeyi kapsayan bir tanrıça olarak algıladıkları Eywa'ya tapınmanın merkezileştirdiği avcılık, yiyecek arama ve el sanatları etrafında inşa edilmiş eşitlikçi bir toplumsal örgütlenmeye sahiptirler .Eywa'nın iradesini takip eden Na'vi, yalnızca hayatta kalmak için gerekli kaynakları alarak çevreleriyle mükemmel bir uyum içinde yaşamaya çalışır. Her Na'vi klanının zengin tarihi, sanatı, müziği ve giyim tarzıyla kendi kültürü olmasına rağmen, tüm Na'viler Eywa'nın Üç Yasası veya "Na'vi Yolu" tarafından merkezileştirilir.


"Taş üstüne taş koymayacaksın.""Dönen çarkı da kullanmayacaksın.""Yerdeki metalleri de kullanmayın."

Bu yasalar, Na'vi toplumunda neyin uygun olduğuna dair katı sınırlar verir ve teknolojik gelişme eksikliğinin çoğunu açıklar. Nitekim Na'vi'nin ilkel yaşam tarzı, ekolojik uyumunu korumak için yaptıkları bir seçimdir ve teknolojik gelişme açısından insanların Neolitik dönemine çok benzemektedir. Bunu akılda tutarak, Na'vi zaman zaman bir ileri teknoloji seviyesi sergiler. Örneğin, 4-6. yüzyıla kadar insanlar tarafından geliştirilmeyen bir silah olan tatar yaylarına sahiptirler . Tawkami klanı ayrıca karmaşık bir kimya biçimi geliştirmiştir.

Klanların ortalama 300 üyesi vardır ve geleneksel olarak klanı denetlemekten ve klana emir vermekten sorumlu merkezi bir lider olan bir Olo'eyktan ve Eywa ile iletişim kuran ve klanı ruhsal olarak besleyen bir manevi lider veya şaman olan bir Tsahìk tarafından yönetilir. Her zaman böyle olmasa da, bu liderlerin eş bir çift olması gelenekseldir. Bu liderler, aynı zamanda, kendi çocukları ya da rolü üstlenebilecek kapasitede olduklarını kanıtlamış bir birey olsun, bir varis yetiştireceklerdir.

Bir klan içindeki ortak roller arasında avcılar, toplayıcılar ve zanaatkarlar ile savaşçılar; bununla birlikte, savaşçılar bir kariyer olarak savaştıkları için böyle adlandırılmazlar - tüm savaşçılar her şeyden önce avcıdır ve yalnızca klanları için savaşmaları istendiğinde savaşçı olarak hizmet ederler. Her Na'vi bireyi, klanlarının hayatta kalması için ihtiyaç duyulan bir rolü yerine getirmek için doğuştan gelen bir istekle doğar ve her bir rol değerli ve önemlidir. Bir klan içindeki rollerin dağılımı, ölen kişinin ruhsal enerjisi, her çocuğun yaşamda arzu ettikleri yola yönelik doğal eğilimlerini etkilediği için dengeli kalır. Bir klan içindeki ortak roller cinsiyete göre değil, sadece yetenek ve gerekliliğe göre bölünür. 
klanların birbirine bağlı kalmasını sağlayan Pandoran sinir ağına işaret eder. engin mesafeler boyunca birbirlerine. Na'vi beyin yapısı ve hafızasının da bu fenomende rol oynadığı ileri sürülmektedir.
Bu anlamda Mu kıtası klan tipini andırır.

Fantastik hikayeler bitmez ki,

Yıllarca Taş devri,jetgiller,uzay yolu,star wars seyretmedik mi?

Devam edelim...

Melezlemenin sonuçları Nefilim'i üretti. ?

Yani boy olarak uzun ve iri...

 Bu devlerden bazıları saf dna ve şehirlerine yakın olan insanlar ile yanı sıra temas ettikleri ile çiftleşmeye başladılar (var olanlar ile).  Annunaki, Nibiru'nun dünyaya yakın bir yerden geçmesinin büyük yıkıma ve sele neden olacağını öğrendiğinde, bilerek tüm Neandertallerin ve Nefilimlerin (igigi) selde ölmesine izin verdiler.  Selden sonra var olan daha sonraki Igigi melezlerinden bazıları olan hem açık (beyaz) hem de kara elfler olan Elf ler, o günlerde yaratılmış başka melezler de vardı.

 Indo Aryan,yerli kabilelerini üreten Marduk, dünyalı bir kadınla evlendi, bu yüzden daha sonra ortaya çıkan birçok küçük melez üremis olabilir.  Çoğu kişinin bilmediği şey, Atlantis günlerinde Dünya'nın hem Manyetik Kuzey hem de Güney Kutbuna sahip olduğu gerçeğidir, bu da o zamanlar sadece bilinçlerimize değil, aynı zamanda genetik kodlarımıza da doğrudan bağlı olan mükemmel bir toroidal alan yaratmıştır.  Atlantis'in yıkımı sırasında manyetik güney çöktüğünde, ömrü yaklaşık 1000 yıldan 120 yıla kısalttı.  Başka faktörler de var ama bu birincil faktör.   Nefilimler dedikleri igigiler yani Anunnakileri sevmedikleri, o günlerde ve daha sonra, Tanrı'nın oğulları insan kızlarıyla ilişkiye girdiğinde yeryüzündeydiler. Ve onlara, zeki melezler doğurdular.

Tufan’ın bütün yeryüzünü mü kapladığı, yoksa bölgesel bir olay mı olduğu, suların kaç metre yükseldiği dahi tartışmalıdır. Çünkü Tufan olayı, hemen her milletin geleneksel inançları arasındadır.

Ve Tufan sonrası hayatta kalanların varlığı magara kazılarinda,kemiklerde ve diş içinde korunam Dna da saklidir ki bulundu.

Altay dagları Denisovan magarasında Denisovan ırkı olarak adlandırılan bir ırk 40.000 yaşında idi.

Yafes’in Nuh tarafından Turan ülkelerine gönderilmesi.... Demek ki daha önce orada değildi ve Tufandan önce de yeryüzü halklar tarafından iskan olunmuştu.

Yafes gittiğinde orada bir medeniyet vardı,insanlar!

Yaklaşık 1790 larda Avrupa'da baslayan Arian-Arilik akımı,doguda kendilerini üstün,saf ırk ilan edenlere bir karşılıktı.

Bu sonradan Arian-non/arian yani anti-semitizm savasina döndü.

Yani Arian-Sami savaşı ırk savaşı!

Ben yoruldum diyenler yine bırakabilir çunkü hemen kesiyorsun diye homurdananlar var,

Isteyenler için devam;

Enki (Ptah) bir cariyeden doğandır..
Annesi bir cariyedir..Anu ve Cariye'den doģan...
"Akıp giden" cariyedir..

Cariyeler hep giden,gönderilen!
Önce sonsuz deniz vardı...
Yer ve gök denizden yaratıldı diyorlar ya!
Iste Tiamat meselesi ...
ANU'nun ikinci oğlu Enlil..
Enlil ise Anu'nun üvey kizkardeşi, ve aynı zamanda karısı Antum'dan dünyaya getiriyor.
Ve dikkat akışa başlıyorum;
Anunnakilerde ardıllık kuralı vardır.
Ardıllık kuralına göre Enlil aşikar taht'ın varisi olur.
Babanın kendi üvey kız kardeşinden ilk doğan oğul,daha önce olan oğulların sayısına bakılmadan yasal varistir!
Şimdi gelelim Avram konusuna.
Avram'ın soyağacı,3 Kadından;
1.Sarai(Sara,Saray)
2.Hagar(hacer)
3.Ketura

Avram ve Sarai çocuksuzdur ve Sarai, Mısırlı cariyesi Hagar  Avram'a verir.  Tanrı Avram'la bir antlaşma yapar, adını İbrahim olarak değiştirir ve ona Sara'nın kendisine İshak adında bir oğul doğuracağını söyler.  Tanrı İbrahim'e, kutsadığı İshak'la antlaşmasını sürdüreceğini ve 12 beylerin babası olacağını ve onu büyük bir ulus yapacağımı söyler.  Isaac aşikar varis olur. !
Sayfa 132 Yaratılış 12. bölümde, Abram ve Sarai'nin Gerar, Mısır'a yolculuğu.  Avram, Mısırlılara Saray'ın karısı olduğunu söylerse öldürüleceğinden korkar ve onlara onun benim kız kardeşim olduğunu söyler.  Saray'ın güzelliğini duyan Firavun (Avimelek/Avimelech,Abimeleck), onu sarayına getirdi.  Her şeyi bilmeyen Tanrı, Firavun'un evine bir veba yerleştirir, o da daha sonra Avram'ı çağırır ve ona "Neden onun kız kardeşin olduğunu söylemedin?" diye sorar.  Burada Anunnaki Tanrılarının ardıllık kurallarına uygulanmıştı. 
Hem de birebir!






Abram,  Samiriyeli (İbri) idi.
Kraliyet soyundandı, Terah'ın oğluydu ve Anunnaki'nin bir Kahin rahibiydi.  Genesis Bölüm 11'de ve Enki'nin Otobiyografisinden alınan boş tablette ana hatları verilen Şem'in (semitic/Sami) doğrudan soyundan gelen bir kişi: bu nedenle, Anunnaki'nin ardıllık kurallarına uymakla görevlendirilmiştir.
Isaac Genesis 26. bölümde babası Abram'ın neredeyse aynı senaryosunu takip eder. Gerar'a gider ve orada erkeklere güzel karısı Rebekah'ın onu öldüreceklerinden korkarak onun kız kardeşi olduğunu söyler.   Abimelech İshak'ı çağırdı ve şikayet etti, "Neden onun kız kardeşin olduğunu söyledin?"  Hem baba hem oğul aynı yere gittiler, aynı Firavun ile aynı şartlar altında hemen hemen aynı sonuçlarla bu ilişkiye girdiler..?
Bu arada iki tane Avimeleck de okuyoruz bazi yerlerde.
1.Mısır Kralı Avimeleck
2.Filistin Kralı Avimeleck.
Ikisinin de ismi aynı ve ikisi de aynı hikayeyi anlatıyor.
Ya da bu olay iki defa oldu,biri misirda digeri Filistin'de bilemem,karışık burası.
Fakat her iki durumda da aynı olan Sarai'nin saraya verilmesi ve sonra yüklu miktarda hediye ile Avram'a geri verilmesi ama extra bir hediye ile!
O da Hagar bir cariye!
Maid,Maid-servant,Slave wife ya da Female servant!
Çöle gönderilen ok,mızrak Mars'tır...
Kalan Saturn!
Kalan isaac ise Saturn isaactır bana göre!
Saturn-Jupiter...
Burada birşey var.
Bir iddiaya göre aslinda "Hagar" saraylı...
Hacer'in Mısır firavununun kızı olduğunu ve böylece onu bir cariye veya köle değil, bir prenses yaptığını önede sürerler...
Ya da filistin sarayından çıkma!
Yani öyle cariye,alt sinıf değil..de derler!
Yani özellikle hediye olarak Avram ve Sarai'ye veriliyor....
İceri sokulan bir hediye!:)
Bu arada nedense  Hagar,Ismael'e hamile kalinca tanrı Avram'ın adını Ibrahim olarak değistiriyor!
Aynı şekilde Sarai de Saray oluyor.
Isim degisikligi geliyor.
Bu arada parantez içinde Hacer, Sarai'den önce ölünce,  Ketura Avram'a  6 çocuk verir,bu başka bir zaman anlatatılabilir,şimdi konuyu bölmeyelim.
Keturah'ın anlamı tütsü bu arada.
Bir de, gönderilme olayı var,gönderilenler gidenlerdir,ismail gönderilen yani OK.
Giden ok.
Atan yay! Yay, oku atıyor.Ćöle!
Devam edelim;
Filistin Kralı Avimeleck burada kilit isim.
Filistinlilerin Ege denizinden geldigi söyleniyor.
Girit ve civari isim olarak verilebilir.

Homeros'un İlyada ve Odysseia'daki Truva'nın düşüşüyle ​​ilgili hikayelerde Filistinliler geçer.Homerosta iyi adamları (kahramanları) “kötü adamlar" da  İncil'de.

Her neyse Filistliler bu hikayelerde deniz gücüydü.!!
İlyada, Filistin'in tüylü/at kılı tüylü miğferlerini bile tanımlar.
Minosluları Filistinler olarak yazmışlar.

Arkeolojik kanıtlar, Minosluların Orta Tunç döneminde (yaklaşık MÖ 2000-1500) Levant boyunca deniz ticaretiyle uğraştığını göstermektedir. Bu kanıtlardan bazıları Suriye, Kenan ve Mısır'da ticaret kolonileri kurduklarını gösteriyor. 
BC: Ramses III kayıtları Filistinlerin büyük bir dünya ayaklanmasını belgeliyor.
MÖ 1177'de Filistin imparatorluğunun fethi, Bronz ve Demir çağları arasındaki sınır oluyor.
Filistinlilerin MÖ 1177'de Asya'ya ve Levant'a kadar gitmeleri nedeniyle Arkeolojik Tunç Çağı, Kenan'da Demir çağına dönüştü.

Filistliler, Kaftor'dan (Girit Adası) gelen halk anlamına gelen “Caphtorim” olarak da adlandırılır. "Ve Gazze'ye kadar olan köylerde yaşayan Avvimler, Kaftor'dan gelen Kaftorlar onları yok edip yerlerinde yaşadılar.)" (Tesniye 2:23)

2.           Filistlerin  kökeni Girit adası ve Atina, Korint ve Efes ile sınırlanan Ege Denizi bölgesidir.

3.           Girit, muhtemelen tüccarlar ve akıncılar (korsanlar) olan bu deniz odaklı insanlar için ana deniz limanı üssüydü.
Arkeolojik olarak, Filistinler Kaphtor kökenlidir: Ege bölgesi, Batı Anadolu ve Girit Adası ismi geçen yerler.
Goliath (Golyat ve Davud savasi) da Filistinle anılmış.
III. Ramses'den de anlaşılacağı gibi, Mısırlılar Filistinleri  Deniz Halklarından biri olarak görüyorlardı. O zaman Filistliler Batı Anadolu'nun Truvalıları ve Akhalar ile ilişkilendirilebilir. Filistinlerin özgül çıkış noktası arayışı, Batı Anadolu, Girit ve Atina ve Miken mahallindeki Yunan yarımadası gibi görünüyor..
Bunu niye anlattım,çunkü Hagar'ın cariye olarak verildiği yer
Gizemli Deniz,Su halklarının gizemi ile baglantılı kökenleri, zamanla kaybolmuş olsa da( çünkü denizden,sudan karaya hatta ćöle çıkmışlar).
Hatta Etrüsk'leri de deniz halkları arasına alıyorlar ve Truva ile bağlantılıyorlar.
Hatta Anadolu hititleri yıkan şeyin deniz kavimleri savaşları olarak yazılir.
Hititlerde Teşup'un (Adad) babası Enlil ise,
Deniz kavimlerinin (enki/poseidon)Hitit'i yıkması yine bir Enki/Enlil savası olur.
Teşup'a Ares de derler.!
Filistliler güney levantta bir 'pentapolis' inşa etmişler!
Penta=5=Gazze,aşkelon,Aşdod ,Gath ve Ekron!
Konumları yeni gelismekte olan israil krallıģına karşı rakip durumuna getirdi.
Konumuza geri Dönelim,Avimeleck!
Gerar,Beer-şeba!(sheba)
Yer burası.
Abimelech adı veya unvanı İbranice "baba" ve "kral" .
Peki En yukarida ne demiştik başlangıcta ?
"Akıp giden cariye" su gibi...
Su akıp gider..
Hagar(Hacer) ve ismail nereye gönderildi?
-Çöle!
Yani susuzluğa! Suyun olmadığı yere.
Sonra bir melek su kuyusunun yerini gosterir de ikisi de susuzluktan kurtulur!

Abimelech en belirgin şekilde , Tekvin'deki üç eş-kız kardeş anlatısından ikisinde hem İbrahim hem de İshak ile bağlantılı olarak bahsedilen Gerar'ın çok tanrılı kralının adıydı . .
Bir de Melchizedek var,şarap ve ekmek!
Tiamat parçalanmadan önce ne gezegeni idi? Su! Deniz!
Parcalanınca büyük parça dünya,küçük parça ise Ay olmuş!
Yani Ay da sudan gelme!:)
Peki devam,Esseniler?
En ağırlıklı olarak filistin ve suriye'de yaşamişlar.
Ölü Deniz'in kıyısına yakın yerlerde.
Ölü Deniz Yazmalarını Essenilerden bahsedilmiş.
Suyla arınma yaygın âdetleri.
Gnostik bir kabile.
Esseniler bölgede yaşayan en esrarengiz topluluklardan biridir. Esseniler’in o bölgede ezoterik bir doktrini benimseyen sisteminden de etkilenmiş bir topluluk.
Ne kavmi? Su!

Naacaller’i inisiye eğitimi veren ve Platon’a Atlantis fikrini aşılayan ekip, yahut İsa ile ilişkili olan Esseniler gibi mistik tarikatlarla ilişkilendirmek mümkündür.

Bir başka teori de, adın Anadolu'daki Artemis'e adanmış bir kültten ödünç alınmış olmasıdır...
Meryem ne ile anılır sudan gelen!

John 5:6: “This is he that came by water and blood, even Jesus Christ; not by water only, but by water and blood. And it is the Spirit that beareth witness,

he that came by water and blood….

His arrival on Earth—that is, His incarnation, His physical birth, when water and blood poured forth from Mary’s womb as He was born a baby.
Kutsal su!

Hagritler 
(aynızamanda Hagarite veya Hagerite 
olarak da yazılır ve Hagarenler, Agarenler ve Agar'ın oğulları olarak adlandırılır Gilead'ın doğusunda yer alan Jetur , Naphish ve Nodab bölgelerinin sakinleri olan İbranice İncil'de bahsedilen İsmailitlerle ilişkilendirildi .

Hagritler , İsrail'i haritadan silmek amacıyla ona saldırmak için bir koalisyon oluşturan on halkın listesine dahil edilir. 
Yaratılış 25:12-18'de İsmail'in soyundan gelenler, "Mısırlı Sara'nın cariyesi Hacer'in İbrahim'e doğurduğu" "nesiller" kaydedilir . Bu kabilelerden ikisi ve muhtemelen üçü, Jetur, Naphish ve Kedemah (25:15), Rubenliler ve Ürdün'ün doğusundaki diğer İsrailli kabilelerin fethedip mülksüzleştirdiği 3 kabile ile aynı görünüyor .
Hagarîler ve İsmailîler'in ayrı klanlar olarak kabul edildiği de belirtiliyor.

Hacer, Hebron'dan Beerşeba'ya kaçtı.
Beerşeba ve Kadeş, Mısır yolundaki ana su istasyonlarıydı.
Belki de Hacer mısır'a gidiyordu.
Çünkü isis/horus/osiris alegory'si biraz ismael/hacar ile paralellik gösteriyor.

Daha bitmedi şimdi başa dönüyoruz,
En başa değil tabi ki, konunun en başı aslinda Lrya/Vega'nın Oriona'a ve siriusa gelişi,o baska bir konu!
Ortadan giriyorum;

İlk (eski) tanrılar, [...] kuvvetli tanrılar işitsinler : [...] Geçmiş yıllarda Alalu (gökyüzünde) kral idi. Alalu tahtta oturuyordu. Ve tanrıların önde geleni, güçlü Anu, (hizmetçi olarak) onun huzurunda duruyordu. O, (Alalu´nun) ayaklarına kapanıyor ve içki kaplarını, içmek için, onun eline veriyordu. "
Yani Alalu patron iken Anu bir garson idi!
Alalu,igigilerin kralı!
Igigiler,Anunnaki kraliyet seviyesinde olmasa bile Igigiler beyaz yaka saýıliyor.
Holding CEO'su degil igigiler ama holding'de kilit islerdeler..
Baş mühendis,doktor,tıp uzmanı,elektnonik muhendisi filan!
Alalu bu arada  Anadolu Hititlerin de ilk yöneticisi!
Ancak Alalu'nun patronajı uzun sürmez.

Ancak bu durum çok uzun sürmez. Alalu gökte dokuz yıl krallık yapar. Anu, Alalu´ya karşı ayaklanır ve onu yenerek aşağıya, karanlık toprağa gönderir (yeraltına mühürlüyor) Burada Alalu 50'ler meclisinden olabilir,çünkü 50 aynı zamanda Enki'nin de saýısı, 7 uyurlar bağlantılı olabilir...ve tahta geçer. Bu kez Kumarbi ona hizmet etmeye başlar. Anu da dokuz yıl boyunca tahtta kalır. Dokuzuncu yılda bu kez Kumarbi Anu´ya karşı ayaklanır ve Onunla savaşmaya başlar. Anu, Kumarbi´ye karşı koyamaz , kaçar :

" Anu, Kumarbi´nin el ve ayaklarından kendini sıyırdı ve kaçtı. Anu, gökyüzüne çıktı. (Fakat) Kumarbi onun arkasından koştu. Anu´nun ayaklarından yakaladı ve Anu´yu gökyüzünden aşağıya çekti. (Kumarbi Anu´nun) dizini (bel altını) ve bronza benzer Kumarbi´nin karnına bitişik erkeklik organını ısırdı. Kumarbi, Anu´nun erkekliğini yutunca, o sevinde ve yüksek sesle güldü.
Bu Saturn'ün üranüsün penisini kesmesi gibi,fırat-dicleden köpüklerden venüs'ün çıkması gibi!

Anu döndü ve Kumarbi´ye (şöyle) söylenmeye başladı : " Erkekliğimi yuttuğun için kendi içinden seviniyor musun? Kendi kendine sevinme! Ben sana yük (tohum) yükledim. İlk olarak soylu Fırtına Tanrısı ile seni aşıladım (gebe bıraktım). İkincisi dayanılmaz Aranzah nehriyle seni aşıladım. Üçüncüsü soylu Tašmišu ile seni aşıladım. Üç dehşet tanrıyı ben sana bir yük olarak yerleştirdim. " Anu böyle diyerek gökyüzüne gizlenir. Kumarbi ise hemen tükürür ve daha sonra da Nippur şehrine gider. Kumarbi burada doğum için ayları sayar ve tanrıları dünyaya getirir. Metinin buraları çok kırık olduğundan efsanenin bu bölüm hakkında ayrıntılı bilgimiz yoktur. Ancak çıkan tanrılar da savaşa tutuşurlar. En kuvvetlisi Teşup´tur. Hatta Teşup boğası Šeri´ye şöyle der :

" [Artık kim benim] karşıma kavga etmeye gelebilir? [Şimdi beni kim] yenebilir? Kumarbi bile [bana karşı çıkamaz(?)] "
Neyse yine geriye gidelim:
Anu' siyasi bid evlilik yapar ya hani!
Orion kraliçesi ya da dragon kralicesi ile evlenir...başka bir dna giriyor Anunnakilere işte..
Bu nedenle Orion kralicesine Cariye diyorlar!
Anu ile ayni dna/soydan degil!
Cariyeden olma Enki!
Pekii Enki'nin kayınpederi kim,yani karısının babası Alalu!
Isler kariştı dimi?:))
Peki cariyeden olma enki,Karısı Alalu'nun kızı burdan doğan kim?

Cariyeler hep gönderilmiş...cariyeler hep gezmiş,dolaşmış,hizmet etmiş,maid olmuş,

Belki de marmaid olmuş?
=Marduk! Kayaların oğlu!

Anadolu Hititlere geri dönelim;
Kumarbis Anus'un penisini ısırıp yuttuğunda Tasmisus ve Aranzahus (Dicle) nehri ile birlikte tasarlandı. Ancak Ullikummis mitinde Ea'nın oğlu olarak kabul edilir. Anüs tarafından Kumarbis'ten olası çıkışlar hakkında bilgilendirilir ve Kumarbis'in 'tarnassas'ından çıkmaya çalışarak ona büyük acı verir. 'Tarnassalar' bloke edildiğinde, Kumarbis'ten çıkar' ' güzel yer'. Anus, Tasmisus ve Aranzhus ile Kumarbis'i yok etmek için komplo kurar ve görünüşe göre cennetteki krallığı ele geçirmeyi başarır. Gökten düştüğünde düşen Ay tanrısı/Kashku'nun ardından yağmur gönderdi.

Aranzahas - Dicle nehri tanrılaştırıldı
Anüs ve Kumarbis'in bir çocuğu, Fırtına tanrısı ve Tasmisus'un kardeşiydi, Kumarbis'in ağzından Kanzuras Dağı'na tükürdü. Daha sonra Kumarbis'i yok etmek için Anüs ve Fırtına tanrısı ile işbirliği yapar.

Anadolu'dan devam;

Tasmisus
Anüs ve Kumarbis'in çocuğu, Fırtına tanrısı ve Aranzahus ile birlikte dünyaya gelir. Fırtına tanrısı ve Aranzahus'un kardeşi, Kumarbis'ten Kanzuras Dağı'na tükürüldü. Daha sonra Kumarbis'i yok etmek için Anüs ve Fırtına tanrısı ile işbirliği yapar. Fırtına tanrısının hizmetçisi olarak hizmet eder. Yaklaşan Güneş Tanrısını gözetler ve Fırtına Tanrısına bu ziyaretin kötü olduğunu bildirir. Fırtına tanrısının emriyle ziyaretçileri için bir yemek hazırlar. Güneş tanrısının hikayesinden sonra, o ve Fırtına tanrısı ayrılır ve onları Ullikummis'i görebilecekleri Ugarit yakınlarındaki Hazzi Dağı'na götüren İştar tarafından karşılanır. Fırtına tanrısı, boğalarını Imgarra Dağı'na çıkarmasını ve onları savaşa hazırlamasını sağlar. Ayrıca fırtınaları, yağmurları, rüzgarları ve şimşekleri de çıkarmakla emrolunmuştur. Yenilgilerinden sonra, Fırtına tanrısı tarafından Hebat'a bir dönem için 'alçak bir yerde' kalması gerektiğini söylemesi için gönderilir. Geri döner ve Fırtına tanrısını Abzu/Apsu şehrinde Ea'yı aramaya ve 'kader sözlerinin yazılı olduğu tabletleri' istemeye teşvik eder. Ea, Ullukummis'in ayaklarını kestikten sonra, Tasmisus ve Fırtına tanrısını sakat devle savaşmaya teşvik eder. Geri döner ve Fırtına tanrısını Abzu/Apsu şehrinde Ea'yı aramaya ve 'kader sözlerinin yazılı olduğu tabletleri' istemeye teşvik eder. Ea, Ullukummis'in ayaklarını kestikten sonra, Tasmisus ve Fırtına tanrısını sakat devle savaşmaya teşvik eder. Geri döner ve Fırtına tanrısını Abzu/Apsu şehrinde Ea'yı aramaya ve 'kader sözlerinin yazılı olduğu tabletleri' istemeye teşvik eder. Ea, Ullukummis'in ayaklarını kestikten sonra, Tasmisus ve Fırtına tanrısını sakat devle savaşmaya teşvik eder.

Wurusemu, (Wuruntemu?), 'Arrina'nın Güneş Tanrıçası', 'Hatti topraklarının efendisi, yerin ve göğün kraliçesi', 'Hatti kral ve kraliçelerinin hanımı, Hatti Kralı ve Kraliçesi'nin hükümetini yöneten'
Bu tanrıça daha sonra Hebat ile asimile edilmiştir. Sedir toprağını yaptı. Arrina'daki birincil tanrıçadır ve Taru'nun eşidir. O bir savaş tanrıçasıdır ve Hitit askeri zaferiyle ilişkilendirilir. Nerik'in Fırtına tanrısının annesidir ve bu nedenle muhtemelen Ereshkigal ile ilişkilidir. Onu yeraltı dünyasından döndürmeye yardım eder.

denizdeki dev Ullikummis,
Ullikummis'i yaratan kumarbis.
Kumarbisin oğlu kaya.

Ea,Ullukummis'in ayaklarını kesmek için cenneti yeryüzünden ayırdıkları bakır bıçağı teslim etmelerini emreder.

Ardından Tasmisus ve Fırtına tanrısını sakat devle savaşmaya teşvik eder. .


Shaushka (Hurrian) (Ishtar)
Aslan üzerinde duran kanatlı bir dişi şeklini alır.


Cenneti yeryüzünden ayırmak için kullandıkları bakır bir bıçakları vardı!
Bu bakır bıçaklar Ullikummis'in bacaklarını kesmek için saklı ve mühürlüdür.
Yer ve gök'ü ayırmak için bakır bıçak kullanılması!
Bu silah saklı ve muhürlü!
Tiamatı kim vurdu? Marduk!

Enuma Eliş yaratılış destanında Tiamat ile Kingu adlı kaos ejderhalarını yenmiştir Marduk!
Marduk'un karısı Sarpanit,serpanit!


Enuma Eliş’e göre başlangıçta henüz gök ve yerin adı yokken sadece boşluk Apsu ile Tiamat yani kaos bulunduğu onların karışan sularından dalgaların gürültüsü Mummu ile Lakhmu ve Lkhamu adlı yılanlar ortaya çıkmıştır. Bunlar ilk iki tanrı Anşar ile Kişar’ı doğurmuş, onlardan da Anu, Ea ve Marduk’un yanı sıra gök tanrıları İgigi ve yeraltı tanrıları Anunnaki adlı iki tanrı grubu doğmuştur..


Yeni ortaya çıkan tanrıların yaptığı gürültüden rahatsız olan Apsu karısı Tiamat’a öfkesini anlatırken Ea Apsu’nun tanrıları öldürmek istediğine dair planladıklarını duymuş ardından Apsu ile Mummu’yu yakalamıştır.  Ea’ya öfkelenen Tiamat evlatlarının üzerine çeşitli canavarlar gönderince Ea babası Anşar’dan yardım istemiş o da Ea’ya destek için Tiamat’a karşı savaşması için kahraman tanrı Marduk’u göndermiştir.

Tiamat’a karşı savaşan Marduk

Marduk kendine bir yay yaparak omzuna asmış!

Marduk son olarak Tiamat’ı yayıyla vurmuş.
Ok ve yay!
Titanlar ve tanrılar savası!
Marduk sonuçta bir Nibiru'lu!
Hatta Babil astronomları Nibiru ya Marduk demişler.
Bir aşk hikayesinde şöyle birşey de geçiyor;
Marduk igigiler'den bir doktor kadına aşık olur.
Fakat Doktor igigi olması sebebi ile bubası Enki,Marduk'u doktora vermez!:)


Enuma eliş'e göre;
Yükseklerde Gök henüz isimlendirilmemişken Şaplitu ammatum şuma la zakrat Ve aşağıda , sağlam zemin ( Dünya ) çağırılmamışken  İki gök cisminin bir dizi gök tanrısını doğurduğunu anlatır . Gök varlıklarının sayısı arttıkça , İlksel babayı rahatsız edecek kadar büyük gürültü ve şamata ortaya çıkar . Sadık haberci , genç tanrıları disipline edecek önlemler almasına karşın genç tanrılar İlksel babaya karşı birleşirler ve onun güçlerini çalarlar . İlksel babaya karşı isyanı yöneten tanrının bir önerisi vardır ; Küçük oğlu tanrılar meclisine katılmaya davet edip , ona üstünlük verilmelidir ki , bu küçük oğul , " canavar " a dönüşen analarıyla savaşmaya tek başına gidebilsin . Kendisine üstünlük verilen genç tanrı , Babil versiyonuna göre MARDUK , canavarla yüzleşmeye koyulur ve şiddetli bir savaştan sonra onu yenerek ikiye böler . Bir parçasını gök yapar diğer parçasını ise dünya . Sonra göklerde sabit bir düzen kurmaya konulur , her bir tanrıya kalıcı bir konum tahsis eder . Bu tablet  parçaları bulundukça ve tercüme edildikçe sıradan edebi eserler olmadığı ortaya çıkar . Bu tabletler Babil ' in en önemli metinleriydi ve törenlerde okunurdu . Bu metinlerde Marduk ' un üstünlüğünü hakkında propaganda yapmak için yaratılış destanının kahramanı yapmışlardır . Enuma Eliş adlı göksel dramanın sahnesi , ilksel evrendir . Göksel aktörler , yaratmış oldukları kadar yaratanlardırda
1.Perde . Yükseklerde Gök henüz isimlendirilmemişken , Ve aşağıda , Dünya çağrılmamışken ; Boş ama başlangıçta mevcut olan APSU , Vucuda getiren onları , MUMMU ve TİAMAT - hepsini doğurandi o , Birbirine karışmıştı suları . Saz bitmemişti , bataklıklar ortaya çıkmamıştı . Tanrıların hiçbiri vucuda gelmemişti ..

Yükseklerde Gök henüz isimlendirilmemişken , Ve aşağıda , Dünya çağrılmamışken ; Boş ama başlangıçta mevcut olan APSU , Vucuda getiren onları , MUMMU ve TİAMAT - hepsini doğurandi o , Birbirine karışmıştı suları . Saz bitmemişti , bataklıklar ortaya çıkmamıştı . Tanrıların hiçbiri vucuda gelmemişti , Hiçbirinin adı yoktu , kaderleri belirlenmemişti ; İşte tam ortalarında tanrılar şekillendi . Uzayın içinde " tanrılar " yeni gezegenler daha ortaya çıkacak , adlandırılacak , " kadeleri " yani yörüngeleri belirlenecektir.sadece üç cisim mevcuttur : " başlangıçtan beri mevcut olan " ; AP.SU : Başlangıçtan beri mevcut olan . MUM.MU : Doğmuş olan TIAMAT : Yaşamın kızı AP.SU ve TİAMAT ' in " suları " karışmıştır , ilksel sular evrenin temel yaşam veren elementleridir . Demekki AB.SU güneştir , " başlangıçtan beri var olan " . Ona en yakın olan MUMMU dur . Destanı anlatan MUMMU , AP.SU ' nun güvenilir yardımcısı Merkürün , dev efendisinin çevresinde dönen küçük gezegenin tanımıdır . Daha ileride TIAMAT vardır , MARDUK ' un parçaladığı canavardır . Ama ilksel başlangıçta o , ilk bakire anadır . O ve AP.SU arasındaki uzay boş değildir . AP.SU ve TİAMAT ' in ilksel elementleri ile doludur . Bu sular karışmıştır ve yeni gezegen oluşmuştur . Suları birbirine karıştı .... Tam ortalarında tanrılar şekillendi : Tanrı LAHMU ve tanrı LAHAMU doğdu ; Bu adlarla çağrıldılar . Etimolojik olarak bu oluşan iki gezegenin adları LHM ( savaşmak ) kökünden çıkmıştır .


Eskilerin bize bıraktığı miras Mars'ın savaş tanrısı ve Venüsün savaş tanrıçası olduğu anlatımlarda mevcuttur .
Kayıp gezegen " Tiamat'ın Mars'ın ötesinde yer almış olduğunu gösterir . Mars ve Venüs , Güneş ( Ap.Su ) ve Tiamat arasında yer alır .  Güneş sisteminin oluşumu devam eder . Lahmu ve Lahamu , yani Mars ve Venüs doğmuştur , daha , Onlar yaşlanmadan önce Tayin edilmiştir bir boyuta göre boyca Tanrı ANŞAR ve tanrı KİŞAR biçimlendi , Günler uzadıkça ve yıllar çoğaldıkça , Tanrı ANU oğulları oldu - atalarına bir rakip! . Derken Anşar'dan ilk doğan Anu , Eşiti olarak ve kendi suretinde NUDIMMUD'u yarattı . .
Mars ve Venüs'ün sınırlı boyutlara kadar büyüdüğü , onlar oluşumunu tamamlamadan bir diğer çift gezegen oluştuğu konusunda bilgileniriz . Bu iki gezegen adlarında anlaşıldığı üzere muhteşem gezegenlerdir . ANŞAR ( prens , göklerin en başta geleni ) ve KİŞAR ( sağlam karaların en başta geleni ) . Bunlar ilk çifti boy bakımından aşarlar . Bu ikinci çift sıfatlandırma ve konumları itibariyle Satürn ve Jüpiter olduğu anlaşılır .
Derken biraz zaman geçer ( yıllar çoğalır ) ve üçüncü bir çift gezegen doğar . İlki ANU'dur , Anşar ve Kişar'dan küçüktür ( onların oğlu ) , fakat ilk gezegenlerden daha büyüktür . ( boyca atalarına rakip ) . Derken ANU ikizi bir gezegen doğurur , eşiti olarak ve kendi suretinden . Destanın Babil versiyonu NUDIMMUD diye adlandırır , bu EA / ENKİ ' nin bir sıfatıdır . Boyların ve konumların tarifi güneş sistemimizin Uranüs ve Neptün'üdür . Bu dış gezegenler arasında açıklanması gereken bir diğer gezegen vardır , Plüton . Yaratılış destanı zaten ANU'ya ANŞAR'dan ilk doğan diye hitap ederek , ANŞAR / Satürn'den doğan bir diğer gezegensel tanrı ima etmektedir.

Tüm bu anlatılanların üzerinde ırklar olduğunu da belirtmek isterim.

Bu anlatılanlar uzaylı gibi görünse de mesele dünvevi,ve dünyevilin üzerinde,bu güneş sistemi dışında da buýük güçler olduğunu hatirlatmak isterim.












Sanırım bu kadar yeterli.

Ben de yoruldum.

Iyi günler,iyi geceler.

Mete















Yorumlar

  1. Hocam emeğiniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Yazdım, sildim.. Yazdım, sildim 🙃 gerçekten beynim yandı! Aslında itiraf ediyorum ; kendimi dünyadan, pardon 😁galaksiden habersiz, boş, bomboş yaşamış, tabiri caizse şu an çok salak hissediyorum 🙈🙉🙊
    İçselleştirmek ve özü anlamak için sanırım yüzlerce kez tekrar tekrar okumam gerek.
    Emeğiniz ve paylaşımlarınız için tüm kalbimle teşekkür ederim. Olağanüstü bir sabır gerektirir bu yaptığınız. 👏👏👏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder