Iki gözüm iki çeşme

Zeki müren'in bir şarkısı vardı;

Ben gurbetin kucağında

Düşe kalka yoruldum
Ben gurbetin kucağında
Düşe kalka yoruldum

Bir zalimin ocağında
Can evimden vuruldum
Bir zalimin ocağında
Can evimden vuruldum

İki gözüm, iki çeşme
Yanaklarım ıslanır
Bu gidişle deli deli gönlüm
Dert çektikçe uslanır


Esme rüzgar deli, deli
Aklım başımda değil
Esme rüzgar deli, deli
Aklım başımda değil

Bu gidişle benim sonum
Galiba belli değil
Bu gidişle benim sonum
Galiba belli değil

Girelim konuya o zaman!:)
Nazar değmesin!

Ok/ök - Occult,Ökült,Okült bilgi.

Orhon Abideleri, Yenisey Yazıtları, Uygur
Räsänen ise oḳ/ök yapısını “vurgulayıcı parçacıklar” başlığı altında bir enklitik olarak ele almıştır. Bu ekin Uygurca, Özbekçe, Kazakça, Altayca, Tıvaca, Yakutça ve Çuvaşçadaki kullanımlarını ortaya koymuştur (1957, s. 248).

oḳ/ök kuvvetlendirme enklitiği ile alakalı olabilir.


Uygurcanın güney ağzı “gu, go”, Çuvaşça “ko, kъv”


Proto-Moğolcada bir “*kü” deiktik parçacığı bulunduğu iddia edilmektedir. Orta Moğolcada bu parçacık “-gu” hâlini almıştır
Doğu Turkistan Toharca;
Okso=ox (ingilizce),öküz türkce.
Ok,Ök,değnek,mızrak türü düz bişey!
Og=su kanalı

Bir sayısından sonra gelen oḳ/ök enklitiğinin bir ök yapısını meydana getirerek +cIk küçültme ekine karşılık gelecek şekilde bir sayısının “teklik” ve “kısıntı” anlamını daha da ön plana çıkarttığı görülmektedir. Küçültme ekine muadil bir kullanım yaratan ök enklitiği cümlede ‘azımsama, acıma ve küçümseme’ ile ‘yegânelik, teklik ve biriciklik anlamına gelecek şekilde ögenin önemli ve kıymete değer olduğunu vurgulama’ şeklinde iki semantik değeri ortaya koymaktadır. Söz konusu yapı aynı zamanda cümle içinde isim, sıfat, zarf ve edat görevleriyle kullanılmaktadır.

ig "iplik eğirmekte kullanılan sivri çubuk şeklinde aygıt" [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]
ip/yip
yip "ip, iplik" [ Uygurca İyi ve Kötü Prens Öyküsü (1000 yılından önce) : elgi erdinilig yip eŋirer [elleri mücevherli iplik eğirirler] ]
Ok gibi güćlü,hızlı...
Ög/ök  anne,öksüz!
Iğ-Türkçe eksen,mil,dingil,aks.
Benzer kelime makara,mandrel,bobin.
Spindle Arrow!
I am ok!



Iğ,eģirmek,kirmen,eğirmen  eğirmek,büküp ip/yip yapmak.
çubuk ve çengelden oluşan eğirmene  denir.
Altına artı şeklinde çubuklar geçirilmiş iğe ise kirmen denir. 
Iğ/iģne.
Kutadgu Bil-ig.
Fransızca Je ve Oleig
Almanca ich ve Auge(Ouga)
Rusça Ya (Ters R) ve Glaz
Dutch- oog (ik versus oog)
Eyes (I's), I am I, ya da I am eye?:)!
Eye ve Ege
Eye is our way for viewing visions and inner-visions. A blind person see’s their inner nature, dreams and visions, as well as any other person.

The spirit and definition of a word is where the power of the word lies, and “I” is the freewill power of a persons spirit of identity within their psyche.
Ben!
Göz ile kozmik bir influence var gibi!
Nazar acaba göz ama hangi gözle alakalı,3.göz,epifiz için mi nazar?
Neyse aşaģıda bir baglantı var bu konu ile alakalı.

Öreke; yün, keten gibi lifli malzemelerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek.[Eğirme esnasında iğ veya kirmen ile birlikte kullanılır. Eğrilmesi planlanan yün, keten vs. fitilleri önce öreke üzerine sarılır ve buradan iğ veya kirmene boşaltılırken iki dönme hareketi gerçekleştirilir.

Egregore,psişik bir tezahüre veya bir düşünce formuna atıf.Uyanık!
değil. Helena Petrovna Blavatsky , egregorları tartışırken, "beyinden gelen enerjiyle bu şekilde evrimleşen her düşünce, nolens volens [isteyerek veya istemeyerek] bir şekil yaratır" diye yazmışti.
Egregore ok-ült tür!

Bir egregor, bazen gözcü olarak adlandırılan bir melektir ; İbranice'de kelime ir'dir .

Bir egregoru tanımlamak için kullanılan diğer kelimeler arketip , grup bilinci ve zamanın ruhudur . Rupert Sheldrake'in morfojenik alanları egregorlardır.(Morpheus)
 psişik, astral ve özerk varlık.

Psişik bir varlık olarak egregor, maddi ve manevi dünyalar arasında bulunur ve her ikisine de bağlıdır.


Nazar
Göz gücü ile etki etmek...
igi-Sümerce göz demek,arkasına takılarla farklı hal alabiliyor.

igi-zu-ta ḫul na-ak  [Do not do evil with your eye.]


igi-tùm-lá gíd-i-da niĝ-gig-dnin-urta-ke4  [Greedy eyes and reaching out for things are abominations to Ninurta]

....

é den-líl-lá kur-ḫé-ĝál-la-kam šu-gíd igi-tùm-lá šu-sumur niĝ-gig-ga  [The temple of Enlil is a mountain of abundance; To grasp, greedy eyes, and to take are abominations in it]


buru14 sig7-ga an-na ba-e-a-èd-dè a-šag4-ga igi ba-ab-ḫul ní su-e bí-ib-ús  [The harvest grew yellow beneath the sky. They looked at the fields with an evil eye. Unease overcame their bodies]


tur gu7-a lú nu-til-le igi-tùm-lá saĝ-ĝiš ra-ra  [To eat modestly does not kill, But greedy eyes do]

.....

eridugki iri-ḫé-ĝál-den-ki-kà-ka ĝe26-e e eĝir ĝišig-é-nar-gal-la-ke4 al-tuš-en igi-tùm-lá mu-gu7-en nam-ba-da-ug7-en ninda ba-ra-gibil-lá kaš ba-ra-gibil-lá  [In Eridu, the abundant city of Enki,  I am locked up in the musician’s house. The evil eye consumes me. Don’t let me die  Because of a lack of fresh bread and beer]


ud-bi-a ku6-e mušen-ra ka ba-ab-du8 igi-ḫuš um-mi-in-ši-íl  [Then fish shouted at bird, eyeing it angrily]


šeš- ĝu10 lú-kúr nu-me-a igi-tur mu-˹un˺-[…]  [My brother, although he is not my enemy, … regarded me with an evil eye]

‐------

another Old Babylonian incantation against the evil eye, known from various copies from the ancient cities of Meturan and Sippar, the harmful effects of the evil eye are described in general terms...;;

igi níĝ-ḫul dím-ma pa-ḫal-la-ke4 ub-šè ib-ši-bar ub im-sug4 da-šè ib-ši-bar da im-sug4 a-me kalam-ma-šè im-ši-bar a-me-bi im-sug4 ĝiš hašur-ra-ke4 gú ke4 mu-ni-ib-gar igi lú-ùlu mu-un-ši-in-bar-ra-zu lú-ùlu pa-hal-la mu-un-ši-in-bar-ra-zu lú uru-bar-ra-ke4 mu-un-ši-in-bar-ra-zu lú uru-šà-ga-ke4 mu-un- ši-bar-ra-zu  [The evil working eye of a restless person, Looked into the corner (of the house), made the corner empty, Looked at the side (of the house), made the side empty, Looked into the living quarters of the land and made the living quarters of the land empty, It made the man bend his neck like a tree. The human eye that looked at you. The one that looked at you to cause evil. The one that looked at you outside of town .The one that looked at you in the centre of town.
----

In an incantation against snakes from the Old Babylonian period, mention is made of an evil eyed snake, which suggests that not only humans, but also animals were believed to possess the evil eye:  muš igi-babbar muš igi-kukku2 muš igi-si4-a muš igi-˹gùn-gùn˺ muš igi-˹sig7-sig7˺ muš igi-ḫul muš igi-sa6-ga muš […] muš igi-DU3 […] dasar-lú-hi dumu […]  [The white-eyed snake, the black-eyed snake, the red-eyed snake, the snake with multi-coloured eyes, The snake with yellow-green eyes, the snake with the evil eye, the snake with the good eye, the snake […] The snake with […] eyes Asarluhi, the son of [Enki saw it]

Nazar,lanet ve laneti ortadan kaldirmak icin ritueller.
Ingilizce "I" ben ile "eye" benzerliği!?

Proto Germen-iskandinav;éģh-Parlak,ben!
Ben-Benlik!
Sümerin kayıp Ben tabletleri!
Me-Ben!
ig,ek,ik,ok!


Nazar değmesin! Nazar dokunmasın!
Israil eli miriam(hamesh),islam fatima 5 parmak el,Hamsa.
Nazar- kem göz.
Göz-Köz?
Göz ile nazar bağı?
Göz enerji kanali!
Aydinlanmanin sembolu?
3.göz?
Sümerce igi-h-ul (Nazar, igi=göz,h-ul=göz)
Ibranice ayin,arapca ayn.
ignis latince ateş demek.
Katalanca ignis,igni'nin eril çogul hali.
Türetilmişi ateş taşıyan,ateşleyici,tutuşturmak.
Italyanca, igne.
Ignatius, Latince veya Etrüsk kökenli olduğu varsayılan bir erkek adıdır .
Vücut, farklı şeylerle savaşmak için farklı antikorlar veya immünoglobulinler üretir.
Vücudumuz kendisine yabancı olan her türlü organizma ve kimyasal maddeye karşı kendini korumaya yönelik tepki göstermek üzere programlanmıştır. Buna göre, vücudumuzun bağışık sisteminin aşina olmadığı bir madde ile temasa geçmesi, bu maddenin vücuttan uzaklaştırılmasına yönelik mekanizmaları devreye sokar ve vücut içinde bir çatışma başlar. Bu mekanizmalar arasında önemli yer tutanlardan biri de antijene karsi antikor üretimidir.
Vücudumuzda tespit edilen 5 farklı antikor çeşidi bulunur. Bunlar immünglobulin (Ig) olarak isimlendirilir ve şekil ile fonksiyon bakımında ayrılır. Sırasıyla IgG, IgA, IgM, IgD ve IgE olarak isimlendirilir.
Atés artişı ile vücuttan bunu atmak için savaşir.Yani antijenlere karşı.
İnsan adenovirüsleri genellikle gözleri veya üst ya da alt solunum yollarını etkileyen bir virüstür. Hafif veya şiddetli hastalılara neden olabilen adenovirüs enfeksiyonları genel olarak soğuk algınlığı, kırmızı göz, zatürre ve akut bronşit gibi rahatsızlıklarla kendisini belli ediyor...

Sümerlerin igi-hulu , 'nazar' olarak adlandırdığı bir göz rahatsızlığı olan 'kırmızi göz' olarak da bilinen konjonktivit'e karşı savaşlarının bir kaydını korumuştur .
Viral çeşitlilikte ise, enfekte kişi kırmızı, sulu gözlere maruz kalır. Bakteri türünden ise, gözleriniz kızarır ve irinle yüklenir.

Konjonktivit, gözdeki bakteriler, virüsler veya yanlışlıkla sabunun getirebileceği, göz küresini kaplayan mukoza zarının iltihaplanmasıdır.
Bu durumun Sümerler döneminde zaten korku ve hurafe konusu haline geldiğini belirten bir Sümer deyimi vardır.

igi-hul...dim 2 : nazar (birinin üzerine) koymak ('gözler/yüz' + 'kötü/evil + 'moda').



Sümerler, bazıları antiseptik özelliklere sahip olan farklı bitki ve şifalı bitkilerin tıbbi kullanımı konusunda geleneklere sahip olan diğer birçok halk gibiydi. Bu gelenekler kendi dillerinin kelime dağarcığında korunur. 

Kleopatra'nın Göz Makyajı,Enfeksiyonları Önledi mi?

Sümer kelime hazinesi, göz makyajı uygulamasının kozmetik nedenlerle değil, gözleri korumak için yapıldığını doğrular. Ayrıca koruyucu göz makyajı uygulamasının eski Mısırlılarla sınırlı olmadığını da gösteriyor.



šembi, šimbi : kohl, yani, orijinal olarak kömürleşmiş buhur reçinesinden ve daha sonra toz halinde antimon (stibium) veya kurşun bileşiklerinden yapılan bir kozmetik, maskara veya göz koruyucu macun (bkz., šem-bi-zi-da , 'kohl' ; sim , 'parfümlü reçine'; sim-gig , 'günlük tütsü'; im-sig7-sig7 , 'antimon macunu').

sem-bi-zi-da : kohl; orijinal olarak kömürleşmiş buhur reçinesinden ve daha sonra toz haline getirilmiş antimondan (stibium) veya kurşun bileşiklerinden yapılan bir macun; antibakteriyel özelliklere sahip koyulaştırıcı bir göz kozmetiği - göz hastalıklarına karşı korumanın yanı sıra güneşin parlamasından kurtulma olarak kullanılır ('kohl' + 'iyi; doğru' + yalın; Akk., guhlu , 'kohl' - cf. , igi-hulu , 'nazar').

Etimoloji, Akadca guhlu'nun Sümerce'den ödünç alınmış bir kelime olduğunu ve Sümerce 'nazar' için kullanılan sesli harf uyumu yoluyla bizim 'kohl' kelimemize evrildiğini göstermektedir. Ayrıca, Oslo Üniversitesi'nde Arapça Profesörü Stephan Guth'a göre, 'alkol' kelimemiz Arapça'da 'kohl' anlamına gelen al-kuhl'den türetilmiştir. Avrupalılar Endülüs'te bu maddeye aşina olduklarında, tıbbi amaçlar için de kullanılır, buna ve yavaş yavaş diğer tüm ince tozlar ve daha sonra her türlü uçucu esanslara alkol adını verdiler." Dolayısıyla 'alkol'ün etimolojisi, şimdi eski Sümer igi-hulu'ya , ' nazar'a kadar uzanan dolambaçlı bir yoldan izlenebilir .

Buhur reçinesi o kadar güçlü antibiyotik özelliklere sahiptir ki, eski Mısırlılar mumyalama sırasında vücut ve organları temizlemek için yağını kullanır ve çürümeyi önlemeye yardımcı olur. "Kömürleşmiş buhur" için bir Google araması, neredeyse bin sonuç verir. Bununla birlikte, buhur nadir ve pahalıydı, Arabistan'dan ithal edilmesi gerekiyordu, bu da Sümerlerin neden göz makyajlarında toz halinde antimon veya kurşun bileşikleri kullanmayı öğrendiklerini açıklıyor.
Anunna terimi gibi, Igigu terimi de aynı derecede karmaşıktır...
Babil Tufan hikayesi ve Gılgamış Destanı'ndaki (Tablet XI) sel hikayesinin habercisi olan Atrahasis'in hikayesi , Annunaki ve İgigu arasındaki ilişki hakkında bazı kanıtlar sunar . Şiir, "Tanrılar insanlar gibi işi üstlenip zahmete katlandıklarında, tanrıların işi büyük, iş ağır, sıkıntı çoktu" dizeleriyle başlar (1-4. dizeler) ( Lambert ve Millard 1999 [ 1969] : 43). Kompozisyon şöyle devam eder: "Yedi büyük Anunnaki, İgigu'ya bu işin acısını çektiriyordu" (satır 5-6) ( Lambert ve Millard 1969 [1999] : 43). Aşağıdakiler kısmen parça parçadır, ancak Igigu tanrılarının artık çalışmak istemediğini ve dolayısıyla Anunnaki'nin çalışmak istemediğini gösteriyor gibi görünmektedir.bir çözüm bulmak zorundaydı. Nihayetinde bu, o andan itibaren tanrıların işini üstlenmek zorunda olan insanların yaratılmasına yol açtı. Bu hikayede, Igigu'nun Anunnaki'ye tabi olduğu anlaşılıyor ( von Soden 1989 : 341-2). Igigu grubuna hangi tanrıların dahil olduğu belirsizdir.
Sanırım igigi ya da igugu Titanlar olabilir.
Olympos dağında oturan tanrılar ile Titanların savaşı gibi.
Ünlü Hammurabi Kanunları'nın önsözünde Anunnakilerin tanrı Marduk'u İgigu tanrıları arasına yükselttiği belirtilir .
Anzu miti gibi bazı mitolojik metinler, Igigu tanrılarının bir araya gelmesinden bahseder.
Ve bir de sümerde kader tabletlerinin Enlil'den calınması işini ustlenenler igigiler olarak geçer.
Kader,Me,Ben,I,Eye tabletleri.
Çünkü tabletlerin ćalınması ile Anunnaki nin gözleri kör olur.
Mecazi anlamda.
Cunku kozmik rotalar,kozmik koordinatlar ve pek cok bilgi çalınmıs olur.


Yukarıda bahsedildiği gibi, tanrı Marduk kesin olarak bu gruba ait gibi görünse de, İgigu'ya kaç tane ve hangi tanrıların ait olduğu açık değildir. Grubun yalnızca yedi ( von Soden 1966 ), sekiz ( Kienast 1965 :144) veya on ( Black and Green 1998 :106) tanrı içermesi mümkündür, ancak bu da belirsizdir.

Bu gruba ait olabilecek diğer tanrılar Ištar , Asarluhi , Naramṣit, Ninurta , Nuska ve Šamaš'tır ( Kienast 1965 : 149). Bazı tanrılar hem Anunnaki'ye hem de İgigu'ya ait gibi görünmektedir ( Kienast 1965 : 152), ancak MÖ ilk binyılda bu durumu daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.


Igigu terimi ilk olarak Eski Babil dönemine ait metinlerde tasdik edilmiştir ( Kienast 1976-80 : 40; von Soden 1989 : 340) ve sadece Akad bağlamlarında görülür ( Edzard 1976-80 : 37). Igigu teriminin Sümerce logografik karşılığı;
nun-gal-e-ne'dir ve "büyük prensler/egemenler" olarak çevrilebilir. Bu terim, Eski Akad hanedanının kurucusu kral Sargon'un kızı prenses" Enheduanna'ya" atfedilen edebi bir metinde geçmektedir ( İnana C , ETCSL 4.7.3 l. 2). Bu özel kompozisyon yalnızca Eski Babil elyazmalarında onaylanmıştır ve daha eski bir tarihin kanıtlanıp kanıtlanamayacağı belirsizdir. Edzard'a göre ( 1976-80 ): 39) nun-gal-e-ne'nin başlangıçta Anunna tanrılarının bir sıfatı olması ve daha sonra Akad etkisi altında İgigu ile özdeşleşmesi mümkündür.

İgigu ve Anunnaki, çivi yazısı geleneğinin sonuna kadar edebi, mitolojik ve dini (büyüler ve dualar) metinlerde sıklıkla onaylanır. Igigu'dan, diğerleri arasında, Anzu mitinde ( Foster 2005 : 555-578), Enāma eliš  TT'de  ( Foster 2005 : 436-486) ​​ve Erra şiirinde ( Foster 2005 : 880-913) bahsedilmiştir. birinci binyılın el yazmalarında kanıtlanmıştır.


Yazılı formlar:logografik: d nun gal-e-ne, d nun-gal-meš;
hecesel ve sözde logografik: i-gi-gu , i-gi-gi , d i-gi 4 -gi 4 , d i-gi 4 -gi 4 -ne, i-gi 4 -gu, d í-gì- gì (ikincisi ilk olarak MÖ dokuzuncu yüzyılda görülür);
kriptografik: d géš-u
Normalleştirilmiş formlar:İgigu, İgigi.
Matrix ve Oracle/kahin/kehanet/kahinlik ve igigi ile alakası araştırılmalı.

Anunnaki’ler, Ereşkigal’in denetimi altına girmeden önce Enlil tarafından yönlendiriliyorlardı. Yer altındaki ve yeryüzündeki sularda yaşıyorlardı. İgigiler ise yıldızlarla özdeşleştirilirlerdi.

Onlar hakkında keşfedilen kitabelerin yalnızca birisinde bazı bilgiler bulunmaktadır. Fakat evrendeki konumları, onların Sümer inanç ve inanışlarında önemli bir yere sahip olduklarını gösterir. Çünkü Sümerlere göre yıldızların konumu, hareketleri, zaman içerisinde takip ettikleri yollar, gündelik hayatta meydana gelen olaylarla yakın ilişki içerisindeydi. İnsanların gelecekleri ve kentlerin kaderi hareket halinde olan bu yıldızların elindeydi ve onlar konumlarına göre bu bilgileri Sümerli rahiplere bildirmekteydiler. Bunun yanı sıra büyü, fal, kehanet de bu yıldızların hareketleri ve konumları sayesinde edinilen sonuçlara göre yapılmaktaydı.

Ayrıca savaş kararları da kehanet ve geleceğin bilgilerini sunan yıldızların konumu sayesinde alınır, ancak yıldızlar kendilerine has haberleriyle yapılacak savaşın olumlu bir sonuç doğuracağını belirtirse bu yola çıkılırdı. Bütün bu önemli hususlar, İgigi’lerin Sümer toplumunda nasıl bir rol üstlendikleriyle ilgili olarak zihnimizde bir çerçevenin oluşmasını sağlayabilir.

Mezopotamya mitolojisine göre, Anunna veya Anunnakiler başlangıçta en güçlü tanrılardı ve Anu ile birlikte cennette yaşıyorlardı.

Daha sonra, zamanla Igigiler göksel tanrılar olarak kabul edilirken, Anunna terimi, Yeraltı dünyasındaki tanrıları belirlemek için kullanılır oldu. Özellikle Yeraltı Dünyasının hakimi olarak görev yapan yedi Anunnaki vardı.

Atrahasis efsanesinde, insan yaratılmadan önce tanrıların yaşamak için çalışmak zorunda kaldıkları belirtilmektedir.

Daha sonra, Anunna, çalışmaları için alt sınıf bir tanrı olarak Igigi sınıfını yarattı. Fakat Igigi'ler bir süre sonra isyan ederek çalışmak istemediler.

Igi göz demek ok,ok!
Gi ne demek? Etimology yaparsak.
Gi-G
Ilginç ama Gi nesli diye bişey var.
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Greatest_Generation

G-man (" hükümet adamı " nın kısaltması, çoğulu G-men ), Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti ajanları için bir Amerikan argo terimidir. Özellikle Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) bir ajanı için kullanılan bir terimdir.


2011 yapımı X-Men: First Class filminde Charles Xavier , ekibinden "G-Men" olarak söz eder..
Gi mesela Japonca dövüş sanatları üniforması,kıyafet! Benzer:Kimono.



İkinci Dünya Savaşı zamanından beri, GI terimi askeri üyelere atıfta bulunmak için kullanılmıştır. 


GI “kara piyadesi” veya “hükümet sorunu” anlamına mı geliyor? Yoksa başka bir anlama mı geliyor? Her şey kime sorduğunuza bağlı. Çoğu kimse, bu belirli terimin kökenlerinin biraz bulanık olduğu konusunda hemfikirdir. Ayrıca nereye sorduğunuza da bağlı. Birleşik Krallık'ta bir GI, bir Topçu Eğitmenidir, ancak Amerika'da bir GI, temelde üniformalı "herkes" tir.
Gi-Asker,askeri,askerle ilgili.
Igi.gi--- göz askeri,gözetleyen olabilir.
Ya da sumerce í-gì-gì kelime oyunu olabilir burda.
Ama igi kelimesi bariz göz demektir.
Ay,ayın,göz,eye,kapı ve su ilişkili kelimelerdir.
Mesela;

İglu ya da iglo, Eskimoların bir kısmının sürekli olarak ya da av sezonlarında geçici olarak yaşadığı sıkıştırılmış kardan ev. İglu, İnuit dilinde "ev" anlamına gelir ve yerel dilde çadır, çamur ya da modern evler için de kullanılır.

Kombinasyon, sayıların 7'ye (Büyük Tanrıların sayısı) eklenmesi veya 600'e (bazı geleneklerde tanrıların toplam sayısıydı) çarpılması olarak yorumlanabilir. 



Atrahasis mitinde , daha üst düzey tanrılar ( Anunnakiler ) tarafından daha düşük dereceli tanrıların ( İgigiler ) bir su yolu kazmak için çalıştırıldığı bir bahçe olarak tanımlanır . 

Ne zaman tanrılar, insan gibi,

İşi üstlendi, yükü taşıdı,
Tanrıların yükü büyüktü,
Zahmet ağırdı, zahmet çoktu.
Büyük Anunnaku, Yedi,

Igigu'nun zahmete girmesini sağlıyorlardı. 

İgigiler daha sonra Enlil'in diktatörlüğüne isyan eder, aletlerini ateşe verir ve geceleri Enlil'in büyük evini çevreler. Sulama kanalındaki emeğin huzursuzluğun nedeni olduğunu duyan Anunnaki konseyi, tarım işçiliği yapacak insan yaratmaya karar verir.

Gözcüler" terimi , Jübileler Kitabında geçer (Jub. 4:15, 5:1).
Şam Belgesi 2: 18'de, I. Hanok 13 :10'u tekrarlayan İbranice "gözcülerin gökten düşüşüne" bir gönderme bulunur.
Zohar , Nebukadnezar'ın rüyasının "gözlemcilerinden" söz eder.


Tartu Üniversitesi'nden Amar Annus , Gözcülerin selden önce insana bilgelik veren Mezopotamya Apkallu'nun (Abgal) (Enokyan edebiyatında yozlaştırıcı bir etki olarak tasvir edilen) polemik temsilleri olarak tasarlandığını savunuyor. 
genellikle "bilge" veya "bilge" anlamına gelen terimlerdir.

Çeşitli bağlamlarda Apkallu , bazen insan bilgeliği ile ilişkili yarı insan ve yarı balık olarak tanımlanan yedi yarı tanrıdır; bu yaratıklar genellikle bilimsel literatürde Yedi Bilge olarak anılır . Bazen bilgeler belirli bir ilkel kralla ilişkilendirilir. Tufandan sonra (bkz . Gılgamış Destanı ), başka bilgeler ve krallar listelenir. Tufan sonrası, bilgeler insan olarak kabul edilir ve bazı metinlerde Apkallu değil Ummanu olarak anılarak ayırt edilir .

Apkallu (ve Abgal ) terimleri de bilgelik veya bilgi işareti olarak krallar ve tanrılar için bir sıfat olarak kullanılır.



Berossus'un Babil'i anlatan daha sonraki bir çalışmasında , Apkallular tekrar ortaya çıkar ve tanrılar tarafından insanlara bilgi vermek için gönderilen balık adamlar olarak da tanımlanır. Berossus'ta , ilki olan Oannes'in (Uanna'nın bir çeşidi) , insanlara yaratılış mitini Enuma Elis'i öğrettiği söylenir .



Bu efsanevi balık adam bilgelerinden ilki Oan/Oannes (Sümer) veya Uanna/U-An (Akadca) olarak bilinir; birkaç çiviyazılı yazıtta bu ilk bilgenin adının yanına "adapa" eklenmiştir.  Ancak Borger, yarı insan yarı balık "Adapa"nın, tanrı Ea'nın oğlu Adapa mitindeki balıkçı ile aynı olduğuna inanmanın zor olduğunu belirtiyor. Potansiyel bir çözüm WG Lambert tarafından verildi — "adapa"nın aynı zamanda "bilge" anlamında bir temyiz olarak kullanıldığına dair kanıt. 

Kvanvig 2011 , Adapa'nın Apkallulardan biri ya da birinin adı olması durumunu ele alıyor. Bazı metinlerin "adapa" ve "uan" terimleri arasındaki kelimeler üzerinde oynamalar içerdiğini ve Adapa mitinin kendisinde muhtemelen bir özel ad olmasına rağmen "adapa"nın bir sıfat olabileceğini öne sürdüler. İlk Apkallu'nun adı açısından, hem "adapa" ("bilge") hem de "ummanu" ("zanaatkar") terimlerinin birlikte bütün özel adı oluşturduğunu düşünüyorlar. Ek olarak, cennete yükseldiği söylenen 7. Apkallu Utuabzu ( Bit Meseri'de ) arasında daha yakın benzerliklere dikkat çekiyorlar.) ve cenneti de ziyaret eden Adapa efsanesi. Hem Adapa hem de Apkallu'nun, onları insanlar ve tanrılar dünyasının ortasına yerleştiren efsaneleri vardır

Hanok Kitabı ve Jübileler Kitabı'nda yer almaktadır . İbranice'de, Daniel Kitabı'nda (4. bölüm) de bahsedilen Irin, "Gözcüler" olarak bilinirler .

Grigori'nin modern bir görünümü, eski yıldız irfanından geldikleri söylenen İtalyan büyücülüğünün bazı versiyonlarında görülür.
Bu da Çarlık Rusya'sınin Don juan Grigori Rasputin'i hatırlattı bana nedense:)
Ras-putin!


etimoloji

"Grigori" kelimesi, "gözlemciler" anlamına gelen Yunanca ἐγρήγοροι (egrḗgoroi) kelimesinin bir çevirisidir . Bu kelime , AğıtlarKitabı'nın  Septuagint tercümesinde, ayrıca Jübileler Kitabı ve Hanok Kitabı'nda geçmektedir .

Enoch Kitabı'na göre , Gözcüler görünüşte insanları gözetlemek için Dünya'ya gönderilmiş meleklerdi. Çok geçmeden gördükleri insan kadınları için şehvet duymaya başladılar ve liderleri Samyaza'nın kışkırtmasıyla toplu halde evlenip insanlık arasında yaşamak için kaçtılar. Bu ilişkilerin ürettiği çocuklar, dünyayı yağmalayan ve insanlığı tehlikeye atan vahşi devler olan Nefilimlerdir.

Enoch Kitabı, iki yüz Grigori olduğunu, ancak yalnızca liderlerinin tanımlandığını ve adlandırıldığını belirtir:

Önderlerinin isimleri şunlardır: Önderleri olan Samyaza, Urakabarameel, Akibeel, Tamiel, Ramuel, Danel, Azkeel, Saraknyal, Asael, Armers, Batraal, Anane, Zavebe, Samsaveel, Ertael, Turel, Yomyael, Azazyel (ayrıca Azazel olarak bilinir ). Bunlar iki yüz meleğin valileriydi ve geri kalanların hepsi onlarla birlikteydi (Enoch 7:9).

Samyaza, Azazel ve diğerleri yozlaşır ve insan ev sahiplerine metal silahlar, kozmetikler ve gizli tutulan diğer uygarlık gerekliliklerini yapmayı öğretir.
Sonra Arog'daki ilkel kabileye denir ki en ufak bir medeniyette yakarım-Karga:)
 Tanrı , dünyayı Nefilimlerden kurtarmak için Büyük Tufan'ı gönderir, ancak insan ırkını yok etmemek için Nuh'u uyarması için Uriel'i gönderir. Grigoriler Kıyamet Gününe kadar "Dünyanın vadilerinde" bağlı kalırlar (Yahuda 1:6)
Hikaye böyle mi acaba?:)
Titan versus Gods savaşı!
Hikaye Olympia şirketi gıkdeleninin  47.katında Dolores tarafından mi yazıldı bilemem!:)

Enoch'taki Gözcülerin hikayesi Yaratılış 6. bölümden alınmıştır. 1-4. ayetler "Nefilim'in Kökeni"ni tanımlar ve onları doğuran "Tanrı'nın Oğulları"ndan bahseder:

İnsanlar yeryüzünde çoğalmaya başlayınca ve kızları doğduğunda, göklerin oğulları insan kızlarının ne kadar güzel olduğunu gördüler ve bu yüzden istedikleri kadarını karıları olarak aldılar. O zaman Rab dedi: "Ruhum insanda ebediyen kalmayacak, çünkü o sadece etten ibarettir. Onun günleri yüz yirmi yılı kapsayacaktır." O zaman, cennetin oğulları, kendilerine oğullar doğuran insan kızlarıyla ilişkiye girdikten sonra, Nefilimler yeryüzünde ortaya çıktı (ve daha sonra). Onlar eskinin kahramanları, ünlü adamlarıydı (Yaratılış 6:1-4).

Burada "cennetin oğulları"na belirli bir isim veya işlev verilmemiştir; düşmüş melekleri veya sadece kadınlarla çiftleşen cennetsel varlıkları temsil edebilirler.

Jübileler Kitabı , Gözcüler hakkında daha fazla ayrıntı ekler. Daniel Kitabı'nda "kutsallar"ın yanında "Gözcüler" veya "Nöbetçiler"den söz edilse de , bunların Grigorilerle herhangi bir bağlantıları olduğu şüphelidir. Melekler, onları asla uyumayan ve sonsuza kadar sessiz kalan büyük insanlar olarak tanımlayan Yahudi folklorunda oldukça popülerdi. İyi ve kötü Gözcüler olsa da, çoğu hikaye "insanın kızlarını" eş olarak aldıklarında gözden düşen kötüler etrafında döner.

Eliphas Lévi, Le Grand Arcane'de ("Büyük Gizem", 1868) "egregor"u (sic) nefilimlerin babalarıyla ilgili gelenekle özdeşleştirir ve onları "bizi acımadan, çünkü farkında olmadıkları için ezen" "korkunç varlıklar" olarak tanımlar. varlığımızın." 

Diğer Grigorilere Atıflar

Mezopotamya'nın ilk yıldız kültlerinde, Gözcüler olarak adlandırılan dört "kraliyet" Yıldızı (Lordlar olarak bilinir) vardı. Bu yıldızların her biri, Astrolojide ortak olan dört ana noktadan birine "hükmetmiştir". Bu özel sistem yaklaşık olarak MÖ 3000'e tarihlenirdi Aldebaran yıldızı, Vernal Equinox'u işaretlediğinde, Doğu'nun Gözcüsü konumundaydı. Yaz Gündönümü'nü işaretleyen Regulus, Güney'in Gözcüsü idi. Sonbahar Ekinoksunu işaret eden Antares, Batı'nın Gözcüsü idi. Kış Gündönümü'nü işaretleyen Fomalhaut, Kuzey'in Gözcüsü idi.

Bazı büyücülük ve Wiccan sistemlerinde, Gözcüler, dünyaları birbirine bağlayan portalları koruyan varlıklardır. Bu tür sistemler içinde, ruhsal bir ırk, bir dizi tanrı veya dört elementin ruhları olarak görülürler. Gözcüler kuzey, doğu, güney ve batının dört çeyreği ile ilişkilidir. Bazı Geleneklerde Gözcüler dört elementle ilişkilendirilir: Toprak, hava, ateş ve su. Ayrıca her gündönümü ve ekinoksun yanı sıra belirli bir yıldızla da bağlantılıdırlar.

Yıldız mitlerinde, Gözcülerin kendileri Gökleri ve Yeri koruyan tanrılar olarak tasvir edilmiştir. Doğaları ve "rütbeleri", eski yıldız kültlerinin yerini alan ardışık ay ve güneş kültleri tarafından değiştirildi. Sonunda Yunanlılar, Gözcüleri dört rüzgarın tanrılarına indirdiler. Hıristiyan ilahiyatçılar, pagan inançlarını itibarsızlaştırma girişimlerinde, Hava Prenslikleri olarak bilinen kötü bir düşmüş melekler sınıfına Gözcüler'e katıldılar. Aziz Paul, Yeni Ahit'te, Düşmüş Melekleri "ilkeler" olarak adlandırır: "çünkü biz et ve kana karşı değil, prensliklere, güçlere karşı... Yüksek Yerlerdeki kötülüğün ruhani ordularına karşı." Şeytan'ı "havanın gücünün prensi" olarak adlandıran da St. Paul'du.

Daha önceki mistik İbrani mezhepleri, Gözcüleri bir Başmelek hiyerarşisi içinde örgütledi. Bu sisteme göre Gözcüler, Michael, Gabriel , Raphael ve Auriel olarak bilinen dört büyük Gözcü tarafından yönetiliyordu. Eski Ahit'te (Daniel 4:13 17), meleklerin bir düzeni gibi görünen Irin'e veya Gözcülere atıfta bulunulur. Erken İbrani irfanında, Irin, Cennetsel Mahkemenin en yüksek Yargı Konseyinde oturan yüksek bir melek düzeniydi. Enoch ve Jubilees'in Apokrif Kitaplarında, Gözcüler insanlığa hukuk ve adaleti öğretmek için Dünya'ya gönderildiler. Gözcülerle ilgili Ortaçağ büyüsü üzerine çeşitli metinlerde bulunan en yaygın çağrışımlar şunlardır:

1. Araqiel: Yeryüzünün işaretlerini öğretti. 2. Armaros: Büyülerin çözümlenmesini öğretti. 3. Azazel : Kozmetik sanatını öğretti. 4. Barqel: Astroloji öğretti. 5. Ezequeel: Bulutların bilgisini öğretti. 6. Gadreel: Savaş silahlarının yapımını öğretti. 7. Kokabeel: Yıldızların gizemini öğretti. 8. Penemue: Yazmayı öğretti. 9. Sarie: Ay bilgisini öğretti. 10. Semjaza: Bitkisel büyüler öğretildi. 11. Shamshiel: Güneşin işaretlerini öğretti.

Yaratılış Kitabında Tanrı'nın Oğulları olarak anılan aynı meleklerdir. Hıristiyan mitolojisine göre "günahları" yeryüzünü şiddetle doldurmuş ve müdahaleleri sonucunda dünya yok olmuştur. Bu, elbette, Mukaddes Kitap kaydıdır ve modern Cadılık/Wiccan inançlarını veya ilkelerini yansıtmaz. Richard Cavendish, The Powers of Evil adlı kitabında, Yaratılış 6:4'te bahsedilen Devlerin Yunan Mitolojisinin Devleri veya Titanları olma olasılıklarına atıfta bulunur. Ayrıca Gözcüleri, büyücülerin tören büyüsünde çağırdığı düşmüş melekler olarak listeler. Cavendish, Gözcüler'in yıldız oldukları için, "gecenin gözleri" olarak adlandırıldığından bahseder.

Helenistik kozmolojiden etkilenen İskenderiyeli Clement, Yıldızların hareketini ve dört elementin kontrolünü melek varlıklarına bağladı.

1800'lerin ortalarında yazan Kardinal Newman, ne tamamen iyi ne de kötü olan ve Göklerden yalnızca "kısmen düşmüş" olan bazı meleklerin var olduğunu öne sürdü.

Pek çok Cadılık/Wiccan geleneğinde, Gözcüler yalnızca diğer alemlere açılan kapıların koruyucuları değil, aynı zamanda ritüel çemberin koruyucuları ve ayinlere tanıktır. 
Ok üstünde ata binen...
Bir ok'a binmek...
Nike gibi!:)
İktidardaki Gözcülerin her biri, artık ritüel çemberin dört çeyreğinden birini işaretleyen bir portal olan bir Gözetleme Kulesi'ni denetler. Antik çağda, bir "Kule" bir askeri savaş birimiydi ve bir "Gözcü Kulesi", Ulusal Muhafızlara benzer bir savunma ev birimiydi.

Grigori'nin listesi

• Armaros (ayrıca Amaros) Hanok'ta insanlara büyüleri çözmeyi öğrettim.

• Araqiel (ayrıca Arakiel, Araqael, Araciel, Arqael, Sarquael, Arkiel, Arkas) Enoch I'de insanlara dünyanın işaretlerini öğrettim



• Bununla birlikte, Sibylline Oracles'ta Araqiel, düşmüş bir melek veya Grigori olarak değil, insanların ruhlarını yargıya yönlendiren 5 melekten biri, diğer 4'ü Ramiel, Uriel, Samiel ve Aziel olarak anılır.
(Parantez hikaye:Sibylline Kitapları!
iö 6. yy'lın sonlarına doğru "Cumae" kentinin kahin (Oracle) rahibesi, Roma'nın yedinci kralı, "Estrüsk" kökenli Tarquinius superbus'dan bir görüşme talep eder ve huzura çıkar. Elinde tüm zamanların bilgeliğini içerdiğini söylediği 9 kitap vardır.
ve bunları kendince uygun bir fiyata satmak istediğini belirtir. Ama kral fiyatı yüksek bulur ve almayı kabul etmez. Kadın kızar ve elindeki 3 kitabı yakar. Kalan 6'sı için yine aynı parayı ister.
Kral yine kabul etmez. kadın üçünü daha yakar. Yine aynı fiyatı ister.
Kadın kendinden son derece emin görünmektedir ve kralın en sonunda direnci kırılır. Üstelik kral kitaplarda ne yazdığını da merak etmektedir. bir kez daha istediği fiyatı vermeye kitaplardan geriye kül kalacağını bildiğinden kadına istediği parayı verir.
Daha kitaplara şöylesine göz attığında bile onların önemini kavrar. bu üç kitabı Capitoline tepesindeki jupiter, juno ve minerva tapınaklarının yeraltındaki gizli odalarına koydurtur.
Labirente giriş konusu bu:))
Ve aynı zamanda Westworld labirenti bu.
Acaba Sibylline Westworld'ün süblime'mi  mi?:)
Sublime barajına bakın Hoover barajın kapısindaki heykellere bakıniz!
Search.google hoover dam!
Devam;
Artık kimse onlara elini sürmeyecektir, üstelik kitaplardan kimsenin haberi olmayacaktır. kitaplardan iki kişi sorumlu olacaktır.
Çok sonra, cumhuriyet devrinde bu ""gözcülerin"" sayısı 15 olacaktır.
Onlara ancak çok ciddi kriz anlarında danışılabilecektir....
Uu burada star wars konusuna giriniz,Jedi high council ve senato.
Demistik ki Jedi council anunnaki ve senato igigi!!
Devam;
Yine rivayetlere göre bu kitapları satan kadını daha önce hiçkimse görmemiştir ve daha sonra da kimse görmeyecektir. başka bir rivayete göre ise delphi'den sonra en ünlü kehanet merkezi olan napoli'ye yakın "cumae" kentinin ünlü bir apollon rahibesidir. Ünü de oldukça fazladır.
Kitaplar, iö 83 yılında capitoline binasında çıkan yangında tamamen yok olduğu düşünülüyor. akabinde rahipler kitapları bu sefer kendileri, tüm ülkedeki kehanet sahibi rahibeleri de dolaşarak tekrar yazmışlar ve korumasını iyice sıkılaştırmışlardır..
Ama imparatır augustus, iö 12'de kitapların büyük bir bölümünü yeniden yokeder. başkalarının ellerindeki kopyaları yaktırır..
Burada galiba konu şu;
Orjinal sublime leri birileri degistirerek yazmaya başlamış.
Alanlar Kendilerine gütmeye baslamış olabilir.
Bu nedenle diyorlar ki;

Orjinal Etrüsk ve Roma Sibylline Kitapları, sözde Sibylline Kahinleri olan Yahudiye-Hristiyan kökenli olduğu düşünülen on iki kehanet kitabı ile karıştırılmamalıdır...!)
Devam;


• I Enoch'taki Azazel , insanlara bıçak, kılıç, kalkan yapmayı ve süs eşyaları ve kozmetikler tasarlamayı öğretti.

• Baraqel (Barakiel) erkeklere astroloji öğretti (Enoch I'den).

• Chazaqiel , Enoch I'de insanlara bulutların işaretlerini (meteoroloji) öğretti.

• Kokabiel (ayrıca Kakabel, Kochbiel, Kokbiel, Kabaiel ve Kochab), The Book of the Angel Raziel'de yüksek rütbeli, kutsal bir melektir, ancak genel olarak apokrif irfan ve aynı zamanda Enoch I'de düşmüş bir Grigori'dir. 365 bin vekil ruha emirlerini yerine getirmelerini emrediyor. Diğer görevlerinin yanı sıra arkadaşlarına astroloji dersleri verir.

• I Enoch 69.8'deki Penemue "insanlığa mürekkep ve kağıtla yazma sanatını öğretti" ve "insanların çocuklarına acıyı ve tatlıyı ve bilgeliğin sırlarını öğretti."

• Sariel (ayrıca Suriel, Zerachiel ve Sarakiel), Enoch kitaplarında orijinal olarak Saraqel olarak listelenen 7 baş melekten biridir. Apocryphally, o Koç burcunun valisidir. Hanok kitaplarında (bir zamanlar yasak bilgi olarak görülen) ayın rotalarını da öğretir .

• Samyaza (ayrıca Shemyazaz, Shamazya, Semiaza, Shemhazi, Semyaza ve Amezyarak) cennetten düşüşün liderlerinden biridir ve Ölü Deniz Parşömenlerinde ve Vocabulaire de l' Angelologie'de anılır .
• Samyaza acaba Star wars filmindeki sith lordu,Anakin skywalker mı?

• Zohar'da bir zamanlar Cennetin koruyucusu olan Shamsiel, Uriel sancağını savaşa taşıdığında baş melek Uriel'in (diğer yardımcısı Hasdiel'dir) 2 baş yardımcısından biri olarak hizmet etti ve 365 melek lejyonunun ve ayrıca 5. göğe kadar onlara eşlik eden duaları taçlandırır . Jubilees'de Grigorilerden biri olarak anılır. I Enoch'ta güneşin işaretlerini öğreten düşmüş bir melektir .

Igigi gözcüler nasıl düşmüş melek olmuşlar bunu anlattık!:)







Yorumlar